sürmelendi, kendi adaylarının balkonlarından asılmış olan port releriyle bayraklar çarçabuk kaldırıldı. Bu arada gecekondu ma halleleriyle işçi semtlerinde hemen herkes evcek -ana baba, ni'ne dede, çocuklarbayramlık giysileriyle sokağa uğramış, neşe için de kent merkezine doğru ilerlemekteydiler. Sonuçları, dakikası dakikasına izleyebilmek için ellerinde portatif radyolar taşıyor lardı. Yukarı Semt'te idealizm ateşiyle tutuşan birkaç öğrenci te levizyon başında -suratlarından düşen bin parçaçökmüş oturan akrabalarına nanik yaparak dışarı çıkıp bu olaya katıldılar. Yum ruklar kalkık, düzenli sıralarla yürüyüşe geçmiş işçiler devrim türküleri söyleyerek kentin eteklerindeki sanayi semtinden sö kün edip geldiler. Kentin göbeğinde toplaştılar ve birleşen halkla rın asla yenilmeyeceğini tek bir sesle haykırdılar. Ellerine beyaz mendiller alıp beklemeye koyuldular. Geceyarısında Solun ka zanmış olduğu ilan edildi. Göz açıp kapayana dek dağınık grup lar büyüdü, kabardı, taştı ve sokaklar zıplayıp sıçrayan, bağrışan, kucaklaşıp kahkahalarla gülen coşkulu insanlarla doldu. Meşale ler yaktılar; sokaklardaki ses ve dans karmaşası disiplinli, kıvanç dolu bir alaya dönüşerek burjuvaların bakımlı caddelerine doğru yürüyüşe geçti. Görülmedik bir manzaraydı bu: sıradan vatan daşlar -kalın tabanlı iş kunduralarıyla fabrika işçileri, kucakları bebeli kadınlar, ceketsiz öğrencilereskiden kırk yılda bir gir dikleri ve tamamen yabancısı oldukları o zenginlere özgü semtte serinkanlılıkla yürüyorlardı. Şarkılarının yankısı, ayak sesleri, meşalelerinin parıltısı panjurları kapanmış sessiz evlerin içine sı zıyordu. Burada kendi terör kehanetlerine inanmış insanlar her an halk yığınlarınca lokma lokma doğranmayı, ya da şansları varsa varları yokları ellerinden alınarak Sibirya'ya yollanmayı bekleyerek korku içinde titreşiyorlardı. Gelgelelim ortada onla rın kapılarını kıran, çiçek yataklarını ezip kükreyen bir kalabalık yoktu. Ahali sokaklarda dizili duran lüks arabalara ellerini bile sürmeden meydanlara, parklara doluyor, hiç görmemiş oldukla rı, nasıl kullanılacağını bile bilmedikleri öteberiler sergileyen, Noel mevsimiymiş gibi şıkır şıkır donanmış vitrinleri şaşkın ve hayran seyrediyor, sonra barış içinde yollarına gidiyorlardı. Alay kendi evlerinin önünden geçerken Alba avazı çıktığı kadar şarkı söyleyerek onlara katıldı. Ahali sevinçten kendilerinden geçmiş durumda bütün gece yürüdü. Zenginlerin evlerindeyse şampanyalar" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar