Baba kız alemlere akiyoruz anne

"Mutfakta zaman durdu. Ardından Hans karşı hamle yaptı. “Çamaşırları senin yerine teslim ederiz. ” “Seni pis... ” Rosa duraksadı. Bunu düşünürken ağzı açık kaldı. “Hava kararmadan dönün. ” “Karanlıkta okuyamayız ki anne, ” dedi Liesel. “Ne dedin sen, Domuzkız? ” “Hiçbir şey, anne. ” Babası sırıtarak kızı işaret etti. “Kitap, zımpara kâğıdı, kalem, ” diye emretti “ve akordeon! ” Liesel yerinden fırlamıştı bile. Çok geçmeden yanlarında kelimeler, müzik ve çamaşırlarla Himmel Sokağı’na çıktılar. Bayan Diller’in dükkânına doğru yürürlerken, annesinin hâlâ bahçe kapısında onları izleyip izlemediğini görmek için birkaç kez arkalarına baktılar. İzliyordu. Bir ara seslendi: “Liesel, şu çamaşırları düzgün tut! Sakın buruşturma! ” “Tamam, anne! ” Birkaç adım sonra: “Liesel, yeterince kalın giyindin mi? ” “Ne dedin? ” “Seni sağır Domuzkız, hiçbir şeyi duymuyorsun! Yeterince kalın giyindin mi? Hava soğuyabilir! " Köşeyi döndüklerinde babası ayakkabılarını bağlamak için çömeldi. “Liesel, ” dedi, “bana bir sigara sarabilir misin? ” Liesel’i hiçbir şey daha fazla memnun edemezdi. Çamaşırlar teslim edildikten sonra, kasabanın kıyısından dolaşan Amper Nehri’ne yöneldiler. Nehir kasabayı geçtikten sonra Dachau’daki toplama kampına uzanıyordu. Tahta bir köprü vardı. Köprüden otuz metre kadar ileride çimenlere oturdular. Kelimeleri yüksek sesle okudular. Hava kararırken Hans akordeonunu çıkardı. Liesel ona bakarak dinledi ama o akşam çalarken babasının yüzündeki gizemli ifadeyi fark etmedi." (Hırsızı Kitap – Markus Zusak)

Kitap Oku, Read Book, Turkish-Turkce,
 bayramcigerli.blogspot.com, Markus Zusak, Kitap Hırsızı, Saçma Sapan,

Yorum Gönder

0 Yorumlar