Trende bir oğlun olsun onu göm sonra başka bir trenle yoluna devam et

"El ele duruyorlardı. Yaşlar içinde son bir vedayla döndüler ve tekrar tekrar arkalarına bakarak uzaklaştılar. Ben biraz daha kaldım. El salladım. Kimse karşılık vermedi. Anne kız mezarlıktan çıkarak bir sonraki Münih trenine binmek için istasyona döndüler. İkisi de zayıf ve solgundu. İkisinin de dudaklarında yaralar vardı. Öğle olmadan hemen önce trene bindiklerinde, Liesel vagonun kirli, sisli penceresinde onu fark etti. Kitap hırsızının yazıya döktüğü kendi kelimeleriyle, yolculukları her şey olmuş gibi devam etti. Tren nihayet Münih’te istasyona girdiğinde, yolcular patlamış paketten dökülür gibi trenden indiler. Her türden insan vardı ama aralarında en kolay tanınanlar yoksullardı. Yer değiştirmek, bir şeyleri değiştirecekmiş gibi yoksullar daima oradan oraya taşınırdı. Her yolculuğun sonunda aynı sorunun farklı bir şekliyle karşılaşacakları gerçeğine aldırmazlardı: öpmekten çekineceğin akrabalar. Sanırım kızın annesi bunu iyi biliyordu. Çocuklarım Münih’in üst düzey ailelerine değil, bulunan bir üvey aileye veriyordu. Hiçbir şey olmasa bile yeni aile en azından kızın ve oğlanın karnını biraz daha iyi doyurabilir ve onların düzgün bir eğitim almalarını sağlayabilirdi. Oğlan. Liesel, annesinin, oğlunu hâlâ omzunda taşıdığından emindi. Annesi çocuğu bıraktı. Liesel kardeşinin kollarının, bacaklarının ve vücudunun platforma çarptığını gördü. Nasıl yürüyebilirdi ki?" (Hırsızı Kitap – Markus Zusak)

Kitap Oku, Read Book, Turkish-Turkce,
 bayramcigerli.blogspot.com, Markus Zusak, Kitap Hırsızı, Saçma Sapan,

Yorum Gönder

0 Yorumlar