Kurgu Mantığı

 Kurgu Mantığı

   Çekime başlamak aynı zamanda kurguya da başlamak demektir. Artık çekim sırasında sürekli aklımızda olması gereken, çekim sonrası kurgu bilinci ve çekim sonrası gerçek kurgu (post-prodüksiyon) aşamasına göz atmaya başlamanın tam zamanı.

filmyapim.netKurgu mu montaj mı?

Herşeyden önce daha önce de kısaca bahsettiğim ama yinelemek de fayda gördüğüm bir kavram karmaşasından bahsetmek istiyorum. Genelde kurgu ve montaj terimleri birbirlerinin ikamesi olarak kullanır, ki bu aslen yanlış bir tanımlamadır. Kurgu, aslen çekilen görüntülerin sıralanma, bağlanma veya yerleştirme düzenini ifade eder. Filminizde hangi kareden sonra hangi karenin geleceği, birbirlerine nasıl bağlanacağı kurgu başlığı altına girerken, tüm bunların yani sinematografik ve mantıksal kurgunun ardından bu sistemin fiili olarak uygulanması ise montaj başlığı altında ele alınır.


Fakat, bir çok kurgucunun montaj, bir çok montaj operatörünün de kurgu bilgisine sahip olduğu açıktır. Eğer filminizin kurgusunu üstlenecek bir kişi tahsis edilmemişse (dikkat montajdan bahsetmiyoruz) filmin kurgusu da size olacak demektir. Yönetmen eğer ne yaptığını biliyorsa, sahnelerin başında ve sonunda yeteri kadar düzenleme paylarını bırakmış ve daha da önemlisi senaryo da film akışı ve sahne kesimleri çok net açıklanmış ise, yönetmenin kurguya girmesine aslen gerek yoktur.


Kısaca yönetmen, kurguyu çekim sırasında kafasında işleyerek çekimi bitirir ve geri kalan herşeyi kurgucuya emanet eder. Bugün sinema sektöründe pek çok yönetmen bu yöntemle çalışmaktadır. Hatta piyasada gördüğünüz bazı DVD filmlerin üzerinde yer alan “Director’s Cut” gibi ifadeler filmin bizzat yönetmen tarafından kurgulandığını ifade eder. Bu gibi ifadelerin az rastlanır olması da bize aynı zamanda sektörün çoğunlukla yukarıda açıkladığımız mantıkla işlediğini gösterir.

filmyapim.netKendi filminizi kendiniz kurun

Zaten düşük bütçe ve az çalışan durumları göz önüne alındığında, film için bir çok görevi sizin üstleneceğiniz gibi, kurgu işi de size düşecektir. Şahsen çektiğim bir filmin görüntüleri, toparlayıp izlenebilir bir film haline getirmesi için gözüm kapalı bir şekilde bir kurgucuya emanet edip çekip gidemem. Kanaatimde kurgu “işi bu olan” kişilere emanet edilmeli fakat yönetmen mümkün olduğunca onun yanında olmalıdır.

Çekerken kurguya başlamak

Aslında söylemek ve vurgulamak istediğim asıl konu, montaj / post-prodüksiyon aşamasından çok daha önce yani daha filmi çekerken, filmi aklınızdan montajlamaya başlamanız ve çektiğiniz görsellerin, post-prodüksiyon sırasında size ne gibi avantajlar sağlayıp ne gibi sorunlar çıkartabileceğini hesap etmeniz gerektiğidir.


İşte tam da bu noktada birkaç basit ama kimi zaman post-prodüksiyon sırasında can kurtaran niteliği taşıyacak ipuçlarından bahsetmek gerekiyor. Öncelikle senaryo ve varsa story-board sürekli gözünüzün önünde olmalı, film içerisinde hemen birbiri ardına bağlanacak iki kare birbirinden çok farklı iki zaman ve mekan içinde çekiliyor olabilir. Bu durumda etkili bir film kurgusu için bu gibi detayları sürekli göz önünde tutmalı ve sahne açılış ve kapanışlarını bu şekilde gerçekleştirmelisiniz. Örneğin, ilk sahnede kapıyı hızla çarpıp gözden kaybolan biri varsa ve ikinci sahne de bir metro istasyonunda geçiyorsa, filminizin konusu ve içeriğine göre bu sahneyi, hızla kapanan kapının şiddetiyle hızla geçen bir metro trenini aynı yönden ve ekran dolgunluğunda bağlamak daha etkili olabilir. İşte bu gibi hesaplamaları yapmak aynı zamanda daha çekim aşamasında kurguya başlamak demektir. Bu, işleri kolaylaştırmak için yapılan ekstra bir girişim değil, aksine kanaatimce bir zorunluluktur.


filmyapim.netİkinci ve en önemli nokta ise, sahnelerin giriş ve çıkışlarında yeterli oynama payı bırakılmasıdır. Çok önemli olan bu detayı/ipucunu mutlaka dikkate almanızı öneririm. Basit bir örnek verelim, sahne tam yaya geçinin çizgisinden yürüyerek başlayan oyuncuyla açılacak olsun, bir çok amatör filmci sahneyi gerçekten de tam da buradan çekmeye başlayacaktır. Hayır, çok yanlış bir yaklaşım. Oyuncuyu daha geri götürün ve yürümeye oradan başlatın (!). Böylece hem kurgu sırasında istediğiniz yerden kesme şansına hala sahip olurken, hemde sahneleri birbirine bağlarken ki (post-prodüksiyonda göreceksiniz ki tek bir karenin bile önemi vardır) sorunları oldukça yumuşatmış olacaksınız. Öte yandan eğer bu mantığı uygulamazsanız, film içerisinde bu sahnenin sırası geldiğinde, ister istemez oyuncunun tam da o anda harekete geçtiği hissi varlığını sürdürecek ve itici bir nitelik kazanacaktır.


Benzer durum oyuncuların diyalogları için de geçerlidir. Özellikle ikili çekimlerde, oyuncular eğer sadece kendi üzerilerine düşen diyalogları sıralar ya da kamera sadece bunları kaydederse kurgu sırasında sıçrayan ve oldukça itici bir akış oluşacaktır. Bunu önlemek için de, her bir kişi için (tabi eğer tek kamera kullanıyorsanız) tüm diyaloğu baştan sona almanız en doğrusu olacaktır.


Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu ise, devamlılıktır. Devamlılık hataları bir filmin kurgusunu tam anlamıyla kâbusa dönüştürebilir. Özellikle farklı zamanlarda çekilen fakat, film içerisinde ardıl bir şekilde yer alacak karelerde devamlılık hataları çok fazla göze batacaktır. Bu sebepten devamlılığa büyük önem vermeniz ve düzgün bir devamlılık tutmanız gerekecektir.

Film kurgusu demek...

Bir filmin “kurgu”su demek aslında buraya kesinlikle sığmayacak onlarca teknik ve bilimsel nitelikte bilgi demektir. Örneğin “sağdan sola yürüyen adam “giden adam”, soldan sağa yürüyen adam “gelen adam” hissi uyandırır” gibi yüzlerce teknik ve bilimsel açıklama yapılması gerekir. Film kurgusu sinema dili, anlatım gibi terimlerden ziyade tam anlamıyla “bilimsel” bir alt yapı üzerine kuruludur. Bir çok kişinin tahmininden öte sinematografi de tam anlamıyla bilimsel bir nitelik taşımaktadır.


Konunun bu denli bilimsel olmasının nedeni, film kurgusunun bir mühendislik dalı ele alınıyor olmasıdır. Örneğin metrelerce uzunluktaki bir sinema perdesinde, seyircinin ilgi alanı sol üst köşedeki bir nesne ya da eyleme odaklanmışsa, o karenin ortadan kalması ve yerine yenisinin gelmesi sırasında seyircinin gözü bir süre daha orada kalmaya devam edecektir. Böylece bir sonraki karenin eylem noktası sağ alt köşe işe, seyirci aslında oradaki karelerden bir kaçının çoktan kaçırmış olacaktır. Bu gibi bilimsel mantıklar anlatımı güçlendirmek ya da ufak hataları örtbas edebilmek gibi çok geniş bir alanda kullanılabilirler. Fakat hepsinin temelinde bilimsel gerçekler yatmaktadır, algı da seçicilik, gözlerin hareket hızları gibi.


İşte bu sebepten size en büyük önerim kurgu konusunda mümkün olduğunda kaynak edinip, üşenmeden (ve filminizi çekmeden önce –aceleye gerek yok-) bunları okumanız ve hatta tekrar tekrar okumanızdır. Bu konuda benim önerebileceğim en kolay anlaşılır ve okunabilir kitaplardan biri “Edward Dmytryk’in Sinemada Kurgu” adlı eseridir. İddia ediyorum ki, bu gibi kaynakları değerlendirdikçe sinema sanatının bilimsel derinliği ve izleyiciye birşeyleri ifade etmedeki “teknikleri” gördükçe konuya olan ilginiz ve hayranlığınız kat kat artacaktır. Çünkü film yapmanın “hayal kurmak” ya da “kameranın record tuşuna” basmaktan ziyade sihirli “oyunlarına” tanıklık edeceksiniz.

Bir çok kez duymuşsunuzdur, “film kurgu masasında yaratılır” ya da “filmi film yapan kurgudur”. Dolayısıyla kurgu filmin herşeyi, dili, ifadesi, teni, dokusu ve hatta gerçekten de onu var edendir. Bir gerçek daha vardır ki, bir çok kişi iyi kurgucunun iyi bir yönetmen olabileceğini söyler, hatta bir çokları yönetmenliğe uzanan yolun kurgudan geçtiğini dile getirir. Aslında gerçekten de bunlar çok doğru saptamalardır, çünkü kurgu sanılandan çok daha fazla “filmin kendisidir”. Kolay gelsin...

Yorum Gönder

0 Yorumlar