"içkiyi evimde de bulundurmuyordum çünkü yalnızlık ve can sı kıntısının adamı içkiye düşüreceğine oldum olası inanmışım.dır. Belki de babamın anısı yüzündendi -yakası bağrı açık, boyun ba ğı gevşetilmiş, leke içinde, gözleri dumanlı, soluğu hırıl hırılbe nim ağzıma içki sürmeyişim. Zaten içkiyi kaldıramıyordum da. Ha, diyende sarhoş oluyordum. Bunu on altı yaşımdayken öğ rendim ve hiç unutmadım. Torun um bir gün bana, onca zaman uygarlıktan uzak yaşamaya nasıl dayanabildim, diye sordu. Ger çeği isterseniz, bilmiyorum. Ne var ki benim için bu başkalarına oranla daha kolay olmuş olsa gerek çünkü hiçbir zaman bir 'ce miyet insanı' olmadım. Çok az dostum vardı; toplantıları, eğlen tileri de sevmem. O zamana değin herhangi bir kadınla yaşamış da değildim ki alışkın olmadığım bir şeyin eksikliğini çekeyim. Durmadan sağa sola gönül veren kişilerden değildim, hiçbir za man da olmadım. Vefalı türden bir erkeğim ben. Gerçi doğru dur: şimdi aynaya baktığımda kendi kendimi tanımayacak kadar ihtiyar olduğum şu günlerde bile, beni şeytanın dürtmesi için bir kadın kolunun gölgesi, ince bir belin kıvrımı ya da bir dizin bükümü" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar