Blance artık ergenlik çağına basıyor ve genç kız oluyor. Anne Clara kızının bu değişimini fark etmiyor. Adet Gormek



"yanmış, midesi olgun meyvelerle dolu, Pedro Tercero'yla birlik­ te tarlalarda koşuşurken mut.lu olur, yüzü gülerdi. Annesi gerçek Blanca'nın bu olduğunu, öteki, kentteki kızınsa kış uykusuna çe­ kilmiş bir Blanca olduğunu söylerdi. Köşedeki büyük evdeki yaşantının her zaman için için kay­ naşması yüzünden, Blanca'nın artık kadın olmaya başladığını Dadı'dan başka ayrımsayan olmadı. Blanca ergenlik çağına bir çırpıda ayak basıverdi sanki. Trueba'ların İspanyol ve Arap karı­ şımı kanıyla birlikte şahane tavırlarını, azametli gülümseyişini de almıştı. O buğday teniyle koygun gözlerini ve Trueba'ların hiç­ birinde bulunmayan tatlılığını annesinin Akdenizli jenlerine borçluydu. Kendi kendini pek güzel oyalayan sakin bir çocuktu; derslerine güzel çalışıyor, bebekleriyle oynuyor, ne annesinin is­ piritizmacılığına ne de babasının çabuk parlayan öfkeli huyuna karşı bir eğilim gösteriyordu. Aile arasında, şakadan, onun kaç kuşaktan beri ortaya çıkan ilk normal kişi olduğu söylenirdi. Gerçekten de bir denge ve serinkanlılık mucizesi olduğu doğruy­ du. On üç yaşlarındayken göğüsleri belirdi, zayıfladı ve toprağı değişmiş ağaçlar gibi birden boy attı. Dadı onun saçını arkaya ta­ rayıp topuz yaptı, çarşıya çıkıp ilk korsesini, ilk ipek çorabını ve kendisinin hala "nişan vermek" dediği olaya hazırlık olarak bir düzine küçük havlu almasına yardım etti. Bu arada Blanca'nın annesi hala sandalyeleri evin içinde el değdirmeden oynatmayı ve piyanonun kapağını açmadan Chopin çalmayı sürdürüyor, kana­ dının altına aldığı -ve her yerde adı anılmaya başlamış olangenç şairin dizelerini övüp duruyordu. Kızının okul üniformasının ar­ tık dar geldiğini ve o elma yanaklı yüzün belli belirsiz değişerek genç bir kız yüzüne dönüştüğünü ayrımşamıyordu bile, çünkü ruhsal aylalarla sıvılar onu kilolar ve santimlerden daha çok ilgi­ lendiriyordu. Günün birinde kızının bir toplantıya giyeceği kı­ lıkla dikiş odasına girdiğini gördü ve bu uzun boylu, esmer genç hanımın kendi minik Blasıca'sı olduğunu anlayınca şaştı kaldı. Onu kucakladı, öpücüklerle boğdu ve artık yakında aybaşı olaca­ ğını bildirdi. "Otur da nasıl olacağını anlatayım sana," dedi. Kızı, "Merak etme, anneciğim," diye güldü. "Bir yıldır her ay oluyorum." 150" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar