Çiftliği karıncalar basıyor herşeyi yiyip bitiriyorlar, Hiçbir şey çözüm değil en son Esteban kentten binlerce böcek ilacı getiriyor



"sıkışıp kalmıştı. Aslında ana olmak için yaradılmış olan bu boylu boslu, göz dolduran, ateşli kadın kendini bu yollarla tüket­ mekteydi. O sırada kırk beş yaşlarındaydı. Uzaktan akrabası olan Magrıbi dedeleri ve damarlarındaki soylu kan sayesinde her zaman dinç ve bakımlı dururdu. İpek gibi simsiyah saçlarının al­ nında bir tek beyaz perçemi, sağlam, İnce bir yapısı ve sağlıklı ol­ duğunu belirten bir yürüyüşü vardı. Gene de hayatındaki boşluk yüzünden yaşından çok daha büyük gösteriyordu. Kraliçe edalı olmasına karşın yüzündeki acı gülümseyiş onun gizli trajedisini de ele verirdi. Clara'nın yanında geçirdiği o yıllar ömrünün belki de tek mutlu dönemiydi, çünkü yalnızca Clara'nın yanında ken­ di iç benliğini ortaya serebiliyordu. En ince ve çapraşık duygula­ rını açabildiği tek kişi Clara'ydı; Ferula özveri ve tapınma konu­ sundaki sonsuz yeteneğini yalnızca Clara için harcıyordu. Bir ke­ resinde yürek bularak bu duygularını Clara'ya açtı; Clara da def­ terine, Ferula'nın onu layık olduğunun çok ötesinde bir sevgiyle sevdiğini, kendisinin bu sevginin bedelini ödemeyi umut bile edemeyeceğini yazdı. İşte bu aşırı sevgi yüzünden Ferula Tres Marias'dan ayrıla­ madı, karınca akınından sonra bile. Akın otlaklardan yükselen bir mırıldanma olarak başladı ve hızla kayarak her yere yayılan, her şeyi yutan bir karanlık gölge olup çıktı. Karıncalar mısır, buğday, alfalfa, çiçek demeden önlerine çıkan her şeyi yiyorlardı. Üstlerine benzin dökerek ateşe verdilerse de onlar daha bir can­ lanmış olarak geri geldiler. Ağaç gövdeleri kireç kaymağıyla bo­ yandı, ama onlar gene de tırmanmayı sürdürdüler; armut, elma, portakal, Allah ne verdiyse yediler. Bostana girerek kavunları ya­ layıp yuttular. Gece süthaneye girdiler; sabahleyin süt mini min­ nacık kadavralarla doluydu ve ekşimişti. Karıncalar kümeslere gi­ rerek horozları, tavukları diri diri yediler de geride uçuşan tüy­ lerle acınası kemik yığınları bıraktılar. Evin içinden yol geçirdi­ ler, boruları tünel niyetine kullanıp kilere sızdılar. Pişmiş ne var­ sa hemen yenmesi gerekiyordu, çünkü birkaç dakikacık bile sof­ rada kalsa karıncalar sürüyle gelip yiyorlardı. Pedro Segundo Garda onlara ateş ve suyla savaş açıyor, hepsini bir yere toplayıp gafil avlamak için oraya buraya bala batmış süngerler bırakıyor­ du, ama hepsi boşuna! Esteban Trueba kasabaya indi ve yeryü­ zündeki bütün böcek ilaçlarını yüklenmiş olarak döndü, tozlar," (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar