Çocukluk aşıkları ayrılık vakti geldiği için artık gizli gizli buluşmaya başlarlar dikkat çekmeye çalışırlar. İkiz Oğlanlar eve donerlee



"nında eskisi gibi serbest davranamayacaklarını algılamışlardı. Blanca her ikindi üzeri genç bir hanımefendi gibi giyinip terasta ev halkıyla birlikte limonata içerken Pedro Tercero onun yakını­ na gelmeden, uzaktan seyrediyordu. Oynamak İstediklerinde herkesten gizlenir oldular. Büyüklerin yanında el ele dolaşmak­ tan vazgeçtiler, dikkati çekmemek için birbirlerini görmezlikten gelmeyi yeğlediler. Dadı rahat bir soluk aldıysa da Clara onları daha dikkatle gözler oldu. Tatil sona ermişti. Trueba'lar kavanozlarla reçel, konserve, kutu kutu meyve, peynir, tavuk ve tavşan salamurası, sepetler dolusu yumurta yüklenmiş olarak kente döndüler. Her şey onla­ rı istasyona götürecek olan arabalara yüklenirken Blanca'yla Pedro vedalaşmak için tahıl deposuna gizlendiler. Bu geçen üç ay süresinde birbirlerini, ömür boyu yakalarını bırakmayacak olan bir ateşle, kendilerinden geçercesine sevmeyi öğrenmişlerdi. Za­ manla aşkları daha direnç ve sağlamlık kazanacaktı, ama daha şimdiden derin ve kesindi, sonuna değin de öyle kalacaktı. Ara­ lıklardan içeri süzülen altın renkli sabah ışığında, bir tahıl yığını­ nın üstünde, ambarın keskin kokulu tozunu içlerine çekerek öpüşüyor, koklaşıyor, yalaşıp emişiyor, birbirlerinin gözyaşını içerek hıçkırıyor, ebedi aşk yeminleri ediyor ve kendilerini bek­ leyen ayrılık aylarında haberleşebilmek için gizli şifreler yaratı­ yorlardı. * * * O dakikaya tanık olan herkesin söylediğine göre Ferula hiç habersiz çıkıp geldiği zaman saat sekizden az önceymiş. Hepsi de görmüşler onu, sırtında kolalı bluzu, belinde anahtar destesi, sa­ çının o ihtiyar kız topuzuyla, tıpkı bu evde yaşarkenki gibi. Tam Esteban rostoyu dilimlemeye başladığı sırada yemek odasına gir­ miş; altı yıldır görmemiş olmalarına, çok solgun ve çok yaşlan­ mış durmasına karşın onu hepsi de hemen tanımışlar. Günlerden cumartesiymiş; ikizler, Jaime'le Nicolas, hafta sonu dolayısıyla evde olduklarından sofrada onlar da varmış. Onların ifadesi çok önemlidir, çünkü ailenin, üç ayaklı masadan uzak yaşayan tek bi­ reyleri onlardı. Gittikleri İngiliz okulunun katı disiplini onları 154" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar