tıramadı. Yemek sırasında hafif bir zelzele oldu. Kristal avizeler her zamanki şıngırtılarıyla sallandı, ama oradakiler başlarını kal dırıp bakmadılar bile. Herkes yemesine baktı, çalgıcılar tek nota sektirmeden çalmalarını sürdürdüler, yalnız Esteban bir felaket belirtisi görmüş gibi irkildi. Yemeğini çarçabuk bitirdi, hesabı is tedi ve dışarı çıktı. Sinirleri çoğunlukla çok sağlam olan Ferula zelzeleye hiç alı şamamıştı. Clara'nın çağırdığı hortlaklara, çiftlikteki farelere kar şı duyduğu korkuyu yenmişti; gelgelelim zelzele olunca iliklerine kadar sarsılır, çok sonralara değin titrer dururdu. O akşam daha yatmamıştı, koşarak Clara'nın odasına geldi. Clara akşam çayını içmiş, mışıl mışıl uyumaktaydı. Bir can yoldaşı, biraz sıcaklık arayan Ferula onu uyandırmamaya dikkat ederek yatağa girdi. Sarsıntıların büyük çapta bir zelzeleye dönüşmemesi için sessiz dualar fısıldıyordu. Esteban Trueba onu orada buldu. Eve hırsız gibi sessizce girmiş, ışık yakmadan Clara'nın odasına çıkmıştı. Onu hala Tres Marfas'da sanan ve uyumakta olan iki kadının önünde kasırga gibi bitti. Ablasına doğru eğildi; ablası değil de karısının aşığı olsa ancak bu kadar öfkelenebilirdi. Ferula'yı ya taktan aşağı çektiği gibi sofa boyunca sürükleyerek kitaplığa tık tı. Bu arada ne olup bittiğini anlayamayan Clara kapı eşiğinden bağırıp duruyordu. Ferula'yla haşhaşa kalınca Esteban mutsuzluğunun verdiği tüm öfkeyi kustu, hiçbir zaman söylenmemesi gereken şeyler söyledi ablasına; orospudan seviciye kadar aklına gelen her türlü sövgüyü sıraladı; sapık okşayışlarıyla Clara'yı baştan çıkarmakla, çıldırtıp aklını karıştırmakla, sevicilik hünerleriyle Clara'nın ağ zını dilini bağlamakla suçladı onu. Kendisinin yokluğunda Cla ra'yla sevişerek çocuklarının ismine, evinin şerefine, ölmüş sevgi li annelerinin anısına leke sürmekle suçladı. Onun bu kötücül oyunlarından bıkıp usandığını, onu evinden kovduğunu söyledi. Fehıla hemen defolup gitmeliydi; Esteban onun yüzünü görmek istemiyordu artık. Onun bundan böyle karısıyla çocuklarının ya nına gelmesini yasaklıyordu, ama hiçbir zaman paraya muhtaç kalmayacağına da söz veriyordu. Kendisi sağ kaldığı sürece, eski den de söz verdiği üzere, ablasının doğru dürüst yaşayabilmesini sağlayacaktı, gelgelelim onun bu evdekilere yanaştığını görürse o saat gebertirdi, Ferula kafasına sokmalıydı bunu." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar