Esteban,Pedro'yu sevmiyor onu yıldırmak için sürekli işler çıkartıyor hatta yeni fikirleri çiftliğe getridigi için kırbaçla dövüyor



"ne var ki İsa her zaman solda olagelmiştir," diye konu­ bilmece gibi. İşte böylelikle bir gün Esteban Trueba öğle yemeğinden sonra terasta dinlenirken onun, tilkiyi altetmek için örgütlenen tavuklara ilişkin bir türkü söylediğini duydu, yanına çağırdı: "Türkünü dinlemek istiyorum," dedi. "Hadi, söyle." Pedro Tercero gitarını sevgiyle kucakladı, ayağını bir sandal­ yeye dayadı ve türküyü çalıp söylemeye başladı. O kadife sesi si­ esta saatinin uykulu havası içinde ihtirasla yükselirken gözleri efendinin yüzünden ayrılmıyordu. Esteban Trueba aptal değildi; bu meydan okuyuşu hemencecik anladı. "Demek böyle," dedi. "En aptal şeylerden şarkı yapılabili­ yormuş. Aşk şarkıları öğrensen daha iyi edersin." "Ben bunu seviyorum, patron. Birlikten güç doğar, Peder Jo­ se Dulce Maria'nın dediği gibi. Tavuklar tilkiyi alt ederse insan­ lar ne yapmaz ki?" Gitarını aldı, Esteban'a yanıt düşünecek fırsat bırakmadan yürüdü gitti. Öfke Esteban'ın dudaklarının ucuna gelmiş, sinirle­ ri gerilmişti. O günden sonra gözünü Pedro'dan ayırmadı. Ona hiç güvenmiyordu. Bir dolu iş, hem de yetişkin erkek işi yarata­ rak okula gitmesini engellemeye çalıştı. Gelgelelim delikanlı derslerini bitirebilmek için sabahları daha erken kalkıp akşamları daha geç yatmakla yetindi. O yıl Esteban onu babasının gözleri önünde kırbaçla dövdü, çünkü çocuk kasabadaki sendikacıların arasında yaygın olan yeni fikirleri çiftlikteki köylülere taşıyordu. Pazar tatili, asgari ücret, emeklilik ve sağlık planları, kadınlar için doğum izni, baskısız seçim ve hepsinden ciddisi, toprak sa­ hiplerinin karşısına çıkacak olan bir köylü örgütü gibi fikirlerdi bunlar. O yaz Blanca tatilini geçirmeye Tres Marfas'a gittiği zaman Pedro Tercero'yu neredeyse tanıyamıyordu. Delikanlı on, on beş santim boy atmış ve Blanca'nın yazlarını birlikte geçirdiği o şiş karınlı oğlan çocuğunu geride bırakmıştı. Blanca arabadan in­ di, eteklerini düzeltti ve ilk olarak ona doğru koşmadı, yalnızca başını eğip selam verdi. Gene de başkalarının yanında söylemeye­ ceği şeyleri ona gözleriyle söyledi; şifreyle yazdığı o doludizgin mektuplarında da söylemişti zaten. Dadı bütün bunları gözucuyRuhlar Evi 161/11" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar