Ferula kentte yasamak istiyor ama Clara'yi bırakmak istiyor ona resmen yapıyordu



"Klozetin bir geniş, beyaz seramik çölünün ortasında yük­ seldiği o alabildiğine geniş banyolardan biriydi bu. Ferula bu taht misali tek başına duran klozetin üstüne tam kurulup oturmuştu ki kapının açılmasıyla İçeri çağrılılardan biri girdi. Hem de, aşağı kurtarmaz, kasabanın belediye başkanıydı bu. Pantolonunun düğmelerini açarak geliyordu ve aldığı "aperatif" şimdiden başına vurmuştu. Karşısındaki hanımı görünce utanç ve şaşkınlıktan fel­ ce uğradı. Biraz kendini toparladığı zaman da durumu kurtar­ mak için aklına gelen tek şey çarpık bir gülüşle ilerleyerek hanı­ mın yanına gidip elini uzatmak oldu: "Zorebabel Blanco Jamasmie; tanıştığımıza sevindim," diye kendini tanıttı. Ferula olayı gözyaşlarına boğulmadan anlatabilecek duruma geldiğinde, "Tanrı aşkına!" diye ünledi. "Bu yontulmamış kişile­ rin arasında yaşamanın yolu yok! Sizler bu yaban cehenneminde kalmak İstiyorsanız kendiniz bilirsiniz, ama ben kente dönüyo­ rum. İnsan gibi yaşamak İstiyorum ben, alışık olduğum gibi." Gene de gitmedi. Clara'dan ayrılmak İstemiyordu. Clara'nın kokladığı havaya bile tapınır olmuştu. Gerçi artık onu yıkayıp paklamaya, onunla bir yatakta yatmaya fırsat çıkmıyordu, gene de Ferula sevgi ve şefkatini göstermenin binlerce yolunu buluyor ve ömrünü buna adıyordu. Kendi kendine ve başkalarına karşı onca sert olan bu kadın Clara'ya -ve sırasında onun uzantısı ola­ rak Blanca'yakarşı tatlı, yumuşak başlı, güleryüzlü olabiliyor­ du. Hizmet etmek ve sevilmek için duyduğu dayanılmaz arzuyu yalnızca Clara'nın söz konusu olduğu yerde kapıp koyuveriyor­ du ki bu onun için bir lükstü, gene de Ferula ruhunun en gizli, en ince özlemlerini, dolaylı yollardan da olsa, Clara için dile geti­ riyordu. Yalnız ve mutsuz geçirdiği uzun yıllar duygu ve heye­ canlarını arıtıp damıtarak ortada, onun tüm varlığına elkoyan birkaç şahane ve ürkünç ihtiras bırakmıştı. Ufak tefek çarpıntı­ lar, küçük garezler, gizli kıskançlıklar, hayır işleri, soluk sevgi sözleri, gündelik rezaletler ya da sıradan yardımlaşmalar ona gö­ re değildi. O bir tek yüce aşkın, abartmalı bir nefretin, göksel kinlerin ve en soylu kahramanlıkların kadınıydı, gel gör ki yaz­ gısını içindeki sevme tutkusunun çapına göre yoğurmak elinde değildi. Bu yüzden duygusal yaşamı annesinin hasta odasının du­ varları arasına, sefil gecekondulara, azap dolu günah dökümleri1 16" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)


Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar