Tam bir kaos halı insanlar volkan 🌋 patlaması yüzünden meydana gelen deprem ile herseylerini kaybettiler, Esteban göçük altında kaldi



ve delice çırpınan beş on tavuğun üstüne döküldü. Uzakta yanar­ dağ alev püskürtmeye, öfkeli bir dev gibi burnundan duman so­ lumaya başladı. Köpekler zincirlerinden kurtulmuş, deli gibi or­ talıkta koşuşuyorlardı. Yere gömülmemiş olan atlar dehşet içinde şaha kalkıp kişneyerek havayı tekmeledikten sonra soluğu tarla­ larda aldılar. Kavaklar sarhoş gibi yalpalayarak kökleri havada, kırlangıç yuvalarının üstüne devrildiler. En korkuncu yerin mer­ kezinden gelen gümbürtüydü, hızlı hızlı soluyan bir devin uza­ yıp giden ve havayı dehşetle dolduran nefes sesi. Clara kızının adını çağırarak eve doğru emeklemeye çalıştıysa da toprağın can çekişm;yi andıran zangırtıları onu engelledi. Dehşet içinde evle­ rinden uğrayan köylüleri gördü: Tanrıya yakararak birbirlerine sarılıyor, çocuklarını çekeliyor, köpeklerini tekmeliyor, ihtiyar­ larını dışarı itiyor ve o curcuna arasında üç beş parça eşyalarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Kiremitler, taşlar, tuğlalar, bitip tü­ kenmez bir kıyamet gümbürtüsüyle dünyanın göbeğinden püs­ kürmekteydi sanki. Tam evin yumurta kabuğu gibi çatlayıp ikiye ayrılarak bir toz bulutu içinde yere çöktüğü anda Esteban Trueba kapıda be­ lirdi ve bir moloz yığınının altına gömüldü. Clara onu adını çağı­ rarak o yana doğru emeklemeye başladı, ama yanıt çıkmadı. Zelzelenin ilk sarsıntısı aşağı yukarı bir dakika sürdü. O fe­ laketler ülkesinde kaydedilen en şiddetli yer sarsıntısıydı. Ayakta duran hemen hemen her şeyi yerle bir etti. Geri kalanları da, gü­ neş doğana dek dünyayı durup durup sallayan öbür sarsıntılar çökertti. Tres Marfas'da ölüleri saymak ve çöküntünün altında diri diri gömülü kalanları çıkartmak için güneşin doğmasını bek­ lediler. Bunlardan birçoğunun hala iniltisi duyuluyordu ve arala­ rında Esteban Trueba da vardı. Onun nerede olduğunu hepsi bi­ liyorlardı, ama sağ kalmış olabileceğini kimse ummuyordu. Üze­ rine yığılmış olan toz, toprak, kerpiç dağını, Pedro Segundo'nun yönetiminde dört adam anca kaldırabildi. Clara o melaike dalgın­ lığından sıyrılmış, taşların kaldırılmasında bir erkek gücüyle yar­ dımcı oluyordu. "Onu çıkarmalıyız!" dedi adamlara. "Hala yaşıyor, bizi de işitiyor." Bu da onlara kazıyı sürdürmek için yürek verdi. Ortalık ağarır ağarmaz Blanca'yla Pedro T ercero sapasağlam ortaya çıktılar. Clara önce atılıp kızının yüzünü tokatladı, sonra 166" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)


Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar