Zeki ve Esteban'dan nefret eden bir ırgat ama nefretini asla belli etmiyor, Artık sürekli cilvelestigi kızdan haz alamiyor



"birçok saatler geçirdi. Gene de bu, iki erkeği birbirine yaklaştıra­ bilmiş değildi. Trueba bu ilkel köylünün ötekilere oranla daha zeki olduğunu biliyordu. Aralarında okumasını ve üç satırdan uzun konuşmalar sürdürmesini bilen tek kişi oydu. Esteban Tru­ eba'nın elli mil öteye gitmeden iyi-kötü arkadaşlık edebileceği tek insan oydu. Gelgelelim o muazzam gururu onun bu adamda, iyi bir ırgat olduğunu belirtenlerin dışında bir erdem görmesine engel oluyordu. Esteban Trueba kendinden aşağıdakilere yüz ve­ recek adam değildi. Pedro Segundo'ya gelince, gerçi ruhuna dişle­ rini geçirip kafasını karıştıran duyguya hiçbir zaman ad koyama­ mıştı, ama patr6n'dan nefret ediyordu aslında. İsteksiz bir hay­ ranlıkla korku karışımı bir duyguydu bu. İçgüdüsü ona bu ada­ ma açıkça karşı çıkmak yürekliliğini hiçbir zaman gösteremeye­ ceğini çünkü onun patron olduğunu söylüyordu. Onun öfke krizlerine, başkalarını hiçe sayan buyruklarına, şişinmesine öm­ rünün sonuna dek katlanmak zorundaydı. Tres Marfas'ın sahip­ siz olduğu yıllarda Pedro Segundo bu sahipsiz topraklarda tutu­ nabilmiş olan bir avuç insanın doğal olarak başına geçmişti. Saygı görmeye, komut ve karar vermeye, başının üstünde yalnızca gökyüzünün olmasına alışıktı. Efendinin gelişi bunları kökünden değiştirmişti. Gene de Pedro Segundo durumlarının şimdi daha iyi olduğunu yadsıyamazdı, çünkü artık açlık çekmiyorlardı, da­ ha da güvenlikteydiler. Trueba arada bu adamın gözlerinde kana susamış bir kin ışıltısı seçer gibi oluyorsa da onu saygısızlıktan ötürü azarlamaya hiçbir zaman nedence bulamıyordu. Pedro Se­ gundo söyleneni sızıltısız yapar, dırıltısız çalışırdı. Dürüsttü ve efendisine yeterince bağlı gibiydi. Küçük kızkardeşi Pancha'nın büyük evin sofasında, doyumlanmış kadınların ağır adımlarıyla dolandığını görse bile başını eğiyor, susuyordu. Pancha Garda genç, efendi güçlüydü. Birleşmelerinin doğal sonucu birkaç ay sonra kendini göstermeye başladı. Genç kadı­ nın o esmer bacaklarının damarları birden solucanlar gibi belir­ ginleşti. Devinimleri yavaşladı, bakışları dalgınlaştı. Oyma demir karyolanın üstündeki o şehvet debelenmeleriyle hiç ilgilenmez oldu; beli çabucak kalınlaştı, memeleri içinde büyümekte olan yeni yaşamın ağırlığıyla sarktı. Esteban bunları ayrımlamakta ge­ cikti, çünkü kızın artık pek ayırdında değildi. O ilk coşkusu sö­ nükleşmiş, okşayışlarının arkası kesilmişti. Kızı, günün gergintiklerini" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar