1910 senesinde Makedonya'daki iç karışıklık, Kadercilik anlayışı, Kan Davası, Ölümler, Cinayetler, Kundaklamalar



1910 yılında hemen her köyde ya da yakınında her gün yeni bir terör olayı yaşanıyordu. Can güvenliği mal güvenliği kalma­mıştı.

 Evlerde, kahvelerde en çok konuşulan konular, son günlerin adam öldürme, baskın, soygun, çıkarılan yangın olaylarıydı. 

Baş­langıçta can korkusuydu bu olayların yarattığı en önemli etki. Yir­mi yılı aşkın bir süre her gün yaşana yaşana bu etki gücünü yitirdi, olaylar kanıksanır oldu. 

Duyulan korku ile bir şey değişmiyordu. Kaderci bir görüş yaygınlaştı Makedonyalılar arasında. "Allah so­numuzu nasıl yazdıysa öyle olur", "Kısmetten fazlası elden gel­mez", "Ecel her ne gün gelir kapımızı çalarsa hoş geldi sefa geldi" sözleri dolaşır oldu dillerde. 

Sırasız ölümler doğal karşılanıyordu artık. Akıl dışı olan bir başka yanı, kanıksanır olması azaltmıyordu terör olaylarını. 

Adam öldürmeler, türlü kundaklamalar eski yo­ğunluğuyla sürüp gidiyordu. Bütün bu olanlar, yeni sonuçlar yarat­tı özellikle Makedonya Türkleri arasında. Doğup büyüdükleri top­raklar üzerinde günlerinin dolduğuna karar verebilenler, lstan­bul'a, lzmir'e, Anadolu'nun başka yerlerine göç etmeye başladılar.

 Makedonya'dan kopamayanlar, kendilerini kanlarıyla, canlarıyla Makedonya 'ya bağlı duyanlar arasında yaşlı kuşaklar ile gençlerin tutumları ayrıydı. Eski kuşak Osmanlı beylerinin çoğu Makedon­ya'daki değişmelere kapalı kalmakta direniyorlardı hala. Toprak anlaşmazlıklanna, kan davalarına dayanan kökleşmiş kinlerle, sen­lik benlik çekişmelerini, kanlı kavgalarını sürdürüyorlardı araların­da. Esnaf, küçük toprak sahibi olanlar kadere bırakmışlardı sonla­rını. Başlarına gelecekleri, güçleri her neye yeterse o türlü karşılamaya" (Necati Cumalı Viran Dağlar Makedonya)

Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,

Yorum Gönder

0 Yorumlar