Miguel'i bahçenin arka kapısından ilk içeri aldığı gün, orma nın içinden yol açıp yosun ve kuş pisliğiyle kaplı yontuların önünden geçerek evi gördükleri zaman genç adam gözlerine ina namadı. "Ben buraya daha önce gelmiştim," diye mırıldandı, ama ne zaman olduğunu çıkartamadı, çünkü onun, çocukluğundan bu yana belleğinde hazine gibi taşıdığı ışıklı imgeyle bu karaba sanlı orman ve harap konak arasında ancak belli belirsiz bir ben zerlik vardı. Aşıklar terkedilmiş odaları birer birer denediler ve en so nunda bodrumun derinliklerinde bir yerde kendilerine yuva yap tılar. Alba buraya inmeyeli yıllar oluyordu, varlığını bile unut muştu neredeyse, ama kapıyı açıp da o belirgin kokuyu koklar koklamaz gene o eski büyüyü duyumsadı. İki genç kendilerine o şaşırtıcı zifaf odasını kurmak için Nicolas Dayının kitaplarını ve geçmiş günlerden kalma tabaklarla kutuları, perdeleri kullandı lar. Ortada bir sürü şilteyi üst üste yığarak yatak yaptılar, üstünü güve yeniği kadifelerle örttüler. Sandıklarda sayısız hazine bulu yorlardı. Yatak çarşafları kehribar renkli Şam ipeği perdelerden di. Barrabas'ın öldüğü gün Clara'nın sırtında olan o zengin Chantilly dantelinden elbiseyi söktüler ve saman renginde bir ci binlik yaptılar. Bu onları durup dururken tavandaki işlemelerden aşağı atlayan örümceklerden de koruyordu. Yollarını mumlarla aydınlatıyor ve fareleri, soğuğu, öbür dünyanın sislerini bilmez likten geliyorlardı. Bodrumun başlangıçsız ve sonsuz alacakaran lığında rutubete ve cereyanlara meydan okuyarak anadan doğma çıplak geziyorlardı. Alba'nın yemek odasından alıp getirdiği kris tal bardaklardan beyaz şarap içiyor, birbirlerinin bedenlerinin ve çoğul zevk olanaklarının ayrıntılı bir envanterini çıkartıyorlardı. Oyunlar oynuyorlardı, çocuk gibi. Sonsuz bir zevk ve şehvet ale minde böylesine gülüp oynayan bu canayakın, sevdalı genç ada mın silah kullanımı ve devrim stratejisi üstüne gizlice ders alan ateşli bir devrimci olduğuna inanmak Alba için güçtü. Onu baş tan çıkarmak için karşı konulmaz teknikler icat ediyor, Miguel de onunla sevişmek için yepyeni, şahane yollar yaratıyordu. Kanmaz bir susuzluğa benzeyen şehvetleri gözlerini kör etmişti. Birbirlerine tamamen sahip olmak için harcadıkları hırs dolu ça ba sırasında birbirlerine en mahrem düşüncelerini, en derin anıla rını anlatmaya ne sözleri yetiyordu ne saatleri. Alba çello çalışmalarını" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar