"Trueba bu kötü alışkanlığı onaylamıyordu. Her fırsatta söylediği gibi çocuğun bilinen bir babası, saygın bir adı olsun da bir günah ve utanç çocuğu gibi anasının adını kullanmak zorunda kalmasın diye bir sürü zahmete katlanmıştı. Kontun çocuğun babası oldu ğundan kimsenin kuşkuya kapılmasına da izin vermiyordu. Evinde büyüyen bu sessiz, çekingen, küçük kızın eninde sonun da Fransız kontunun zarif, kibar, canayakın hallerine sahip ola cağını, cümle mantık kurallarına karşın hala umuyordu. Clara da bu konuyu hiç açmıyordu. Yalnız çok sonradan bir gün çocuğun bahçedeki yıkık dökük heykellerin arasında oynadığını görüp de, değil Jean de Satigny'ye, kendi ailelerinden de kimseye benze mediğini fark edince, "Bu koca adam bakışlı gözleri kimden almış acaba?" diye sordu. Blanca, "Babasının gözleri," dedi üstünde durmadan. "Pedro T ercero Garda, herhalde." "Hımın-mm." Bu, Alba'nın babası konusunun aile içinde ilk ve son açılışı oldu. Zaten, Clara'nın belirttiği gibi konunun açılması gereksiz di, çünkü Jean de Satigny hayatlarından çıkıp gitmişti. Ondan bir daha hiç haber alamadılar. Nerede olduğunu araştırmaya hat ta Blanca'nın medeni durumunu yasallaştırmaya kimse kalkışma dı, oysa Blanca bekar bir kadının özgürlüğünden yoksundu; ko cası olmamakla birlikte yasal yönden evli bir kadının bütün sı nırlılıklarıyla yükümlüydü. Alba, Kontun hiç resmini görmedi, çünkü Blanca evde altüst etmediği köşe bırakmayarak bütün re simleri, düğün günü onları kol kola gösterenleri bile ortadan kal dırmıştı. Evlendiği adamı unutarak bu adam hiç varolmamış gibi davranmaya karar vermişti. Onun adını bir daha ağzına almadı ve evinden neden kaçtığı konusunda bir açıklamada da bulunma dı. Hiç konuşmadan dokuz yıl geçirmiş olan Clara susmanın ya rarlarını bilirdi; kızına hiçbir şey sormayarak onun Jean de Sa tigny'nin tüm anılarını silme çabasına destek oldu. Alba'ya baba sının, ne yazık ki Kuzey çöllerinde hummadan ölen seçkin ve ze ki bir aristokrat olduğunu söylediler. Bu onun çocukken işitmek zorunda kaldığı pek az yalandan biri oldu; başka konuda hıyatın gündelik gerçekleriyle doğrudan temas halindeydi. Çocukların lahanaların altından çıktıkları ya da leylek tarafından Paris'ten" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar