"sında gördüğü onca kadını düşünmemeye çalışıyordu: kurtar makta yardımcı oldukları, bir de işte şu yataklarda ölüp gitmiş olan kadınlar, yüzleri çarşaflar kadar bembeyaz, bacaklarının arasından akan o kan dereleri ve hayatın o açık musluktan akıp gitmesini önleyemeyen bilim ... Jaime bu dramı çok yakından görmüştü ama şimdiye kadar umarsız bir kadına yardım etmek teki iç çatışmasını hiç yaşamamıştı. Hem de bu kadın Aman da'ydı! Jaime ışıkları yaktı, beyaz meslek gömleğini giydi; aygıt larını hazırlarken ezberindeki bütün ayrıntıları yüksek sesle yi neliyordu. Ve müthiş bir felaket olsun diye dua ediyordu, yeryü zünü temelinden sarsan bir afet olsun ki o yapmak üzere olduğu şeyi yapmaktan kurtulsun. Gelgelelim hiçbir şey olmadan karar laştırılan saat geldi. Bu arada Nicolas, emektar Covadonga'yı alarak Amanda'yı getirmeye gitmişti. Araba en son kalan vidalarıyla somunlarının yardımıyla, hırlaya tıslaya zar zor hareket etmesine karşın yaktı ğı yağın kapkara bulutları arasında hala yol alabiliyordu. Aman da sandalyesinde oturmuş onu beklemekteydi. Miguel'in elini tutmuştu. İki kardeş her zamanki gibi derin bir beraberlik için deydiler. Nicolas kendisinin dışarıda bırakılmış olduğunu hissetti gene. Şu son haftaların kararsız iniş çıkışlarından sonra Amanda sapsarı ve erimiş bitmiş duruyordu, gene de Nicolas' dan daha se rinkanlıydı. Genç adam kopuk kopuk konuşuyor, yerinde dura mıyor, yalancı bir neşe ve ilgisiz şakalarla Amanda'yı neşelendir meye çalışıyordu. Ona annesinin odasından aldığı granat ve el maslı eski bir yüzük getirmişti. Annesinin yüzüğün yokluğunu fark etmeyeceğini, Amanda'nın elinde görse de tanımayacağını biliyordu, çünkü Clara böyle şeylerin üstünde durmazdı. Aman da yüzüğü usulca geri verdi. "Görüyorsun ya, Nicolas," dedi hiç gülümsemeden. "Sen ha la çocuksun." Gitme saati geldiği zaman Miguel pançosunu giyerek sıkı sı kı ablasının elini tuttu. Onu pansiyoncu kadına bırakabilmek için Nicolas'ın bütün şirinliğini, sonra da kollarının olanca gücü nü kullanması gerekti. Son günlerde kiracısının kuzenine iyice kanı kaynamış olan pansiyoncu kadın o akşamlığına çocuğa bak maya hiç istemeyerek razı olmuştu." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar