Balayinin ilk günleri,Kont aldığı çeki bozdurur ve alışverişe başlar,Blance sıkılır annesini ziyaret etmeye gider,Uzaklara Taşınır cift



yatağa getirdi, çiçekleri de dışarı hole çıkardı, sonra uykusu da­ ğılmış olduğundan, gecenin geri kalan saatlerini Marquis de Sa­ de'in La Philosophie dans le boudoir'ini okuyarak geçirdi. Blan­ ca'ysa rüyalarının arasında, bir entellektüelle evlenmenin nasıl da harika olduğunu düşleyerek iç geçiriyordu. Ertesi gün Jean kayınpederinin verdiği bir çeki bozdurmak üzere bankaya gitti. Sonra, neredeyse akşama kadar bir mağaza­ dan öbürüne giderek, yeni parasal durumuna uygun bulduğu tarzda bir kılık düzdü. Bu arada otel lobisinde onu beklemekten sıkılmış olan Blanca gidip annesini görmeye karar verdi. En gü­ zel sabah şapkasını giyerek bir taksiye bindi, köşedeki büyük eve gitti. Burada ev halkı sessizlik içinde yemek yemekteydiler. Son zamanlarda yaptıkları kavgaların ve düğün dağdağasının etkisiyle hala yorgun, sinirliydiler. Onun yemek odasına girdiğini görün­ ce babası bir dehşet haykırısı kopardı. "Ne işin var senin burada?" diye gürledi. "Sizleri görmeye geldim." "Çıldırmışsın sen! Anlamıyor musun, bir gören olursa, ko­ cası balayında babaevine geri yollamış derler! Kız çıkmadığını sa­ nırlar!" "Zaten kız değildim ki, baba!" Esteban kızının yüzüne bir şamar indirmek üzereydi ama Jaime öyle bir azimle araya girdi ki Esteban kızının aptallığına hakaret yağdırmakla yetindi. Siniri hiç bozulmayan Clara Blan­ ca'yı bir sandalyeye oturttu, eline kaprika soslu bir tabak soğuk balık tutuşturdu. Esteban haykırır, Nicolas ablasını kocasına geri götürmek için arabayı almaya giderken ana kız, tıpkı eski günler­ deki gibi fiskosa başladılar. O gün öğleden sonra Blanca'yla Jean trenle limana gittiler, orada bir İngiliz yolcu gemisine bindiler. Jean beyaz keten pan­ tolonla mavi gemici ceketi giymişti ve bu karısının sırtındaki ma­ vi etekli beyaz ceketli tayyöre pek iyi uyuyordu. Dört gün sonra gemi onları Kuzeyin en yukarıdaki eyaletinde indirdi. Siesta sa­ atinin boğucu kuru sıcağında karı kocanın şık yol kostümleriyle krokodil çantaları fark edilmedi. Jean de Satigny karısını şimdi­ lik bir otele yerleştirdi sonra yeni konumuna layık bir ev bulma işine kendini verdi. Aradan yirmi dört saat geçmeden küçük taş­ ra kentinin sosyetesi aralarına sahici bir kontun geldiğini öğrenmiş" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar