Bir çocuk Esteban'a Pedronun yerini söylüyor hemen oraya gidiyor



Korkudan ödü kopmuş olan çocuk kekeleyerek "Ödülü ve­ rrxek misiniz bana?" diye sordu. "Merak etme," diye yanıtladım. "Yalnız, yalan söylemediği­ ni bilmem gerek, ilkin. Yürü, gidelim. O solucanın saklandığı ye­ re götür beni." Gidip tüfeğimi aldım, dışarı çıktık. Çocuk bana atla gitme­ miz gerektiğini çünkü Pedro Tercero'nun Tres Marfas'dan kilo­ metrelerce ötede, Lebus'un bıçkı tezgahında gizlendiğini söyledi. Nasıl olmuş da akıl edememiştim bunu? Almanın tezgahı yılın bu mevsiminde hep kapalı dururdu, ama yoldan ulaşımı da zor­ du. "Nereden öğrendin Pedro Tercero Garcfa'nın orada gizlen­ diğini?" Çocuk, "Sizden başka herkes biliyor, efendim," diye karşılık verdi. Eşkin sürdük atlarımızı, çünkü o arazide dörtnala kalkma­ nın yolu yoktu. Bıçkı fabrikası atların hızlı tırmanamayacağı bir dağın yamacına kurulmuştu. Yokuş yukarı zorlandıkça atların nalları taşlardan kıvılcımlar çıkartıyordu. O bungun, sessiz öğle­ den sonra saatinde, göz alabildiğine, hiçbir yerde bu nal şakırtıla­ rından başka ses yoktu sanıyorum. Ormana geldiğimiz zaman manzara değişti, hava serinledi. Ağaçlar karşımızda güneşi hemen hemen kapayan dar sıralarla yükseliyorlardı. Yer, atların ayakla­ rının usulca battığı yumuşak, kırmızımsı bir halıydı. Sessizlik çevremizi kuşatmıştı. Çocuk, atının çıplak sırtında önümsıra gi­ diyordu, tek gövde imişlercesine hayvana yakın. Ben de öfkem­ den içim içimi yiyerek, somurtuk, geriden geliyordum. Arada bir hüzün de bürüyordu içimi, bunca zamandır içimde büyüttü­ ğüm öfkeden bile, Pedro T ercero Garcfa'ya beslediğim hınçtan bile baskın bir hüzün. Aradan iki saat geçmiş olsa gerek. Fabrika­ nın ormanın bir açıklık yerinde yarım halka gibi dizilmiş damla­ rını gördük. Kereste ve çam kokusu öyle keskindi ki bir an kafa­ mı dağıtarak işimi unutturdu bana. Manzaranın, ormanın, sessiz­ liğin büyüsüne kapıldım ... Ne var ki bir an içinde gelip geçti bu zayıflığım. "Sen burada dur, atlara bak. Kıpırdama!" Attan indim. Çocuk dizginleri aldı, ben de, tüfek elde, iki büklüm yürümeye başladım. Ne altmışa varan yaşımı ne de ezik 210" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar