Blance Pedro'ya babasını kurtarmasini söyler Ben ve kızımla çiftliğe gelmesini söyler tam o sırada Alba babasının Pedro olduğunu öğrenir



Oysa Pedro'nun gözüne Blanca anımsadığından daha güzel görünmüştü. Ayrılık onu gençleştirmişti sanki. Şu geçen iki yılda Pedro kararından pişmanlık getirmiş ve Blanca olmayınca, eski­ den çekici bulduğu genç kızlara karşı da iştahının kapandığını al­ gılamıştı. Zaten günde on iki saat, gitarından ve halktan aldığı esinden uzakta, masa başında otururken mutluluk duyabilmek için eline pek az fırsat geçiyordu. Zaman geçtikçe Blanca'nın o dingin, dinlendirici aşkını daha özler olmuştu. Ne var ki onun, yanında Alba, azimli bir tavırla eşikten içeri girdiğini görür gör­ mez, duygusal nedenlerle gelmediğini anladı. Bu ziyarete Senatör Trueba skandalının neden olduğunu kestirdi. Blanca hiç giriş yapmadan, "Bizimle gelmeni rica etmek için buradayım," dedi. "Kızınla ben Tres Marfas'a gidiyoruz, ihtiyarı kurtarmaya." Babasının Pedro Tercero Garda olduğunu Alba işte böyle öğrendi. Pedro hemen yerinden kalkarak, "Olur," cıedi. "Benim ora­ ya uğrayalım da gitarımı alalım." Bakanlıktan resmi plakalı, cenaze arabasını andırır siyah bir otomobille ayrıldılar. Blanca'yla Alba arabada beklerken Pedro evine koştu. Drındüğünde eski sevimliliğine biraz olsun kavuş­ muş gibiydi. Gri kostümünü çıkartıp eskisi gibi işçi tulumuyla panço giymişti. Ayağında sandaletler vardı, gitarını da omzuna asmıştı. Blanca ilk olarak gülümsedi, o da eğilip Blanca'yı çabu­ cak ağzından öptü. Yolun ilk seksen kilometresi sessiz geçti. Bu arada Alba şaşkınlığından sıyrılmaya fırsat buldu ve titreyen bir sesle, onlara, Pedro Tercero'nun onun babası olduğunu neden daha önce söylemediklerini, çölde hummadan ölen beyazlar giy­ miş bir kont üzerine gördüğü sonsuz kabuslardan onu neden kurtarmadıklarını sordu. Blanca bilmece gibi, "Yok olan babadan ölmüş baba yeğdir,'' diye bir laf etti ve bir daha bu konuyu ağzına almadı. Tres Marfas'a alacakaranlığın bastığı sırada vardılar. Giriş kapısında büyük bir kalabalıkla karşılaştılar. Üzerinde bir domu­ zun çevrilmekte olduğu bir meydan ateşinin çevresine toplanmış, keyifle çene yarıştırmaktaydılar. Senatörün şarap mahzenindeki şişeleri bitirmekle uğraşan muhafızlar, gazeteciler ve köylülerdi bunlar. Yalazların ışığında birkaç köpekle bir sürü çocuk oynaşıyor," (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar