Blancesin hamileliği ilerledikçe tuhaf rüyalar görmeye başlar,Kont evde kendisine bir fotoğraf stüdyosu açar,Kont Blancesi sosyeteye sokmaya davetiyelere götürmeye çalışır ama Blance bu konuda isteksizdir



"şaşılası antika ayakkabıyla gördüğünü (adamın yayvan, nasırlı ayakları bunun içinde sıkışıp kalmıştı) annesine yazdığı zaman Clara da ona aynı şeyi söyledi. Şakacıktan, "Çöl sıcağı, hamileliğin ve kocanın soyuna sopuna uygun olarak bir kontes gibi yaşamak için duyduğun bilinç dışı İstek yüzünden hayaller görüyorsun, biriciğim," diye yazdı mektu­ bunda. Louis XV stili ayakkabılara karşı en etkin çarenin soğuk duşla papatya çayı olduğunu da ekledi. Bir başka gün Blanca ta­ bağındaki yemeği tam ağzına götürmek üzereyken bunun küçük bir kertenkele ölüsü olduğunu seçti. Bunun şokundan sıyrılıp da konuşacak duruma geldiğinde aşçıyı çağırttı ve titreyen parma­ ğıyla tabağını imledi. Aşçı kadın o dağ gibi etleriyle saçının örgü­ leri sallana sallana yaklaştı, hiçbir şey demeden tabağı kaldırdı. Ne var ki dönüp giderken Kontla birbirlerine, aralarında bir an­ laşma varmışçasına göz kırptıklarına Blanca yemin edebilirdi. O gece geç saatlere kadar uykusuz yattığı yerden bu görm�ş olduğu şeye anlam vermeye çalıştıysa da en sonunda hayal görmüş oldu­ ğuna karar verdi. Annesinin hakkı vardı: sıcak ve gebelik başına vurmaya başlamıştı. Evin en uçtaki odaları Jean'ın fotoğraf tutkusu için ayrılmış­ tı. Jean buraya ışıklarını, üç ayaklı sehpal�rını ve çeşitli aygıtları­ nı yerleştirmişti. Blanca'ya da 'laboratuvar'ına izinsiz girmesin diye yalvarmıştı, çünkü doğal ışığın filmlere zarar vereceğini söy­ lüyordu. Kapıya kilit takmıştı, anahtarı da altın bir zincirle üs­ tünde taşıyordu: tümden gereksiz bir önlem, çünkü karısı, fotoğ­ rafçılık sanatına merak duymak şöyle dursun, çevresindeki hiç­ bir şeyle ilgilenmiyordu. Karnı büyüdükçe Blanca kocasının onu sosyeteye tanıtmak girişmelerini boşa çıkaran bir Uzakdoğu sakinliğine büsbütün gömülmüş gibiydi. Kont onu toplantılara götürmek, otomobilde gezdirmek, evlerinin. donatımıyla ilgilendirmek istiyordu. Gelge­ lelim Blanca, ağır, uyuşuk, defedemediği bir yalnızlıkla dopdolu, tek başına, elindeki örgülerle nakışlara sığınıyordu. Günün bü­ yük bölümünde uyuyor, uyanık olduğu birkaç saati de hepsi pembe renkli küçük giysiler örerek geçiriyordu, çünkü çocuğu­ nun kız olacağından emindi. Annesi gibi o da içinde büyüyen be­ beyle konuşmak için ayrıntılı bir sistem kurmuştu. Kendi içine dönerek sessiz, kesintisiz bir diyaloğu sürdürüyordu. Mektuplarında" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar