"Öç Depremden bir buçuk yıl sonra Tres Marfas gene eskisi gibi örnek bir mülk olup çıkmıştı. Büyük ev eskisiyle boy ölçüşebile cek yapıdaydı, hem de daha sağlamdı ve banyolarında akar sıcak suyu vardı. Gerçi su açık kakao rengindeydi, arada içinden kur bağa yavruları da çıkıyordu, ama gür ve şakrak akıyordu. Alman yapımı tulumba bir harikaydı doğrusu. Ben artık elimde yalnızca kalın, gümüş bir bastonla dolaşıyordum, bugün de kullandığım baston. Torunum buna gereksinim olmadığını söylüyor. Bastonu yalnızca sözlerimi vurgulamak için kullandığımı ileri sürüyor. Geçirdiğim uzun rahatsızlık vücuduma zarar verdi, huyumu da kötüleştirdi. İtiraf edeyim ki sonunda öfke krizlerimi Clara bile durduramaz oldu. Başka kim olsa o kazadan sonra sakat, yatalak kalırdı gelgelelim umarsızlık bana güç verdi. Annemin tekerlekli sandalyesinde oturup diri diri çürümesini düşünürdüm ve bu ba na ayağa kalkıp yürümek azmini verirdi, sövgü ve lanetlerin yar dımıyla da olsa. Çevremdekiler benden korkuyorlardı sanırım. O zamana değin ona yöneltmediğim için öfkemden hiç korkma mış olan Clara'nın bile ödü kopmuştu. Onu böyle, korku içinde görmek de beni delirtiyordu. Clara yavaş yavaş gene de kesinlikle değişmekteydi. Yorgun gözüküyordu, benden uzaklaşmakta olduğunu da görebiliyor dum. Çektiğim ağrı sızılara hiç acımıyordu; benden kaçındığının ayırdına zamanla vardım. Dahası, o dönemde evde benimle otur maktansa Pedro Segundo'yla inek sağmayı yeğliyordu, diyecek kadar ileri gidebilirim. Clara uzaklaştıkça ben onun sevgisine da ha büyük bir gereksinim duyuyordum. Evlendiğimiz zaman duyduğum arzu hiç azalmamıştı, ona bütünüyle sahip olmak isti yordum, en küçük düşüncelerine varıncaya dek. Gel gör ki bu saydam kadın bir nefes rüzgar gibi yanımdan uçup geçiyordu. Onu iki elimle bastırsam da vargücümle kollarımda sıksam da" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar