Güneyde tarım reformu uyarınca hükümetin el koyduğu en son hacienda'lardan biri Tres Marfas oldu. Burada doğmuş ve ku şaklarca toprağı işlemiş olan köylüler bir kooperatif kurdular ve mülkün sahipliğini üstlerine aldılar, çünkü patr6n'u görmeyeli tam üç yıl beş ay oluyordu ve köylüler onun kasırgaya benzer öfkesini çoktan unutmuşlardı. Olayların gelişmesi ve kiracı köy lülerin okulda yaptıkları toplantıların ateşli biçemi karşısında korkudan ödü kopan vekilharç pılısını pırtısını topladı ve orta dan yok oldu. Kimseye bir şey söylememişti. Senatör Trueba'ya bile, çünkü onun öfkesiyle karşılaşmak istemiyor, geçmişte kaç kereler kulağını bükmekle kendi üstüne düşen görevi yapmış ol duğunu düşünüyordu. O gidince Tres Marfas uzunca bir zaman sallantıda kaldı. Ne buyruk verecek vardı ortada ne de buyrukla ra boyun eğecek. Köylüler ömürlerinde ilk olarak özgürlüğün ve kendi kendilerinin efendisi olmanın tadına varıyorlardı. Otlakla rı bölüştüler, herkes kendi istediğini ekip biçmeye başladı. Bir süre sonra hükümet onlara bir tarım uzmanı yolladı. Uzman on lara krediyle tohum dağıttı ve pazaryerinin istemlerini, ürünü ta şımanın güçlüklerini, yapay gübreyle böcek ilaçlarının yararları nı anlattı. Ne var ki köylüler pek kulak asmadılar ona çünkü uz man tam bir kent çocuğuydu, elinde hiç pulluk tutmamış olduğu besbelliydi. Gene de onun gelişini eski efendilerinin kutsal mah zenini açıp yıllanmış şaraplarını yağmalayarak, damızlık boğala rını kesip yumurtalıklarını soğan ve fesleğenle yiyerek kutladılar. Uzman gittikten sonra dışarıdan gelme İneklerle bütün cins ta vukları da yediler. Toprağının, vergi bildirisinde yazılan rakam üzerinden otuz yıl vadeli hükümet bonolarıyla satın alınacağını öğrendiği zaman Esteban Trueba çiftliğini yitirmiş olduğunu anladı. Ve çileden çıktı. Mühimmat deposuna giderek kullanmasını bilmediği bir makineli tüfek kaptı ve hiç kimseye, korumalarına bile söyleme den, şoförüne, "Doğru Tres Marfas'a çek," diye buyruk verdi. Öfkeden gözleri kör olmuş, ne yapacağını kendi de bilmeden sa atler saati yol aldı. Çiftliğe vardıkları zaman şoför frene vargücüyle basmak zo runda kaldı, çünkü hacienda'nın bahçe kapısının önüne yolu ka pamak için kalın bir kalas uzatılmıştı. Kiracı köylülerden biri, elinde bir tırmık ve boş bir tüfekle nöbet beklemekteydi. Trueba" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar