Esteban genel genelevde eski bir arkadaşını Transitoyu görür.Tarnsito kendisini nasıl kooperatifi kurduğunu burayı nasıl adam ettiğini ve orospu kataloğunu anlatir



"yor ve üstündeki birkaç kat tül vücudunu zarzor örtüyordu. Transito Soto'ydu bu. O panayır tülleriyle tatsız üzümlerin ya­ nısıra belirgin bir mitolojik görünüme bürünmüştü. "Sizi gördüğüme sevindim, patr6n," diye selamladı beni. Perdeden geçirerek küçük, içerlek bir avluya aldı, bu labi­ rentimsi yapının orta göbeğine aldı. Christopher Columbus, ar­ ka avlular, koridorlar ve özel yapılmış köprülerle birbirine bağ­ lanmış olan üç evden ortaya çıkmıştı. Transito Soto beni sıradan ama temiz bir odaya aldı. Buranın tek lüksü orta karar bir ressa­ mın duvara çizmiş olduğu (Pompeii'dekilerin kötü birer kopyası olan) fresklerle kocaman, hafifçe pas tutmuş, antika ama musluk­ lu bir banyo küvetiydi. Bir hayranlık ıslığı çaldım. Transito, "Dekorda biraz değişiklik yaptık," dedi. Üzümleriyle tüllerini çıkardı ve gene o eski Transito oldu; şimdi daha iştah çekici, daha az kırılgandı, ama gözlerinde ilk ta­ nıdığım zaman hoşuma gitmiş olan o hırslı bakış vardı. Orospu­ larla eşcinsellerin, olağanüstü başarıya ulaşmış olan kooperatifini anlattı bana. El ele vererek Christopher Columbus'u o sözümo­ na Fransız madamın sürüklediği yıkıntıdan kurtarmışlar ve top­ lumda yeri olan bir "olay", ünü denizcilerin arasında kulaktan kulağa gezerek en uzak denizlere ulaşan bir tarihsel anıt durumu­ na yükseltmişlerdi. En çok da kostümler tutmuştu, çünkü müşte-. rilerin erotik fantezilerini körüklüyordu, orospular kataloğu da öyle. Bu albümü çoğaltarak taşra illerine de dağıtmak yoluyla er­ keklerde bir gün bu ünlü evi ziyaret etmek İsteği uyandırıyorlar­ dı. "Bu çaputlara, üzümlere bürünüp dolaşmak can sıkıcı bir şey, patron, ne yaparsın ki erkeklerin hoşuna gidiyor. Buradan çıktıkları zaman başkalarına da söylüyorlar, bu da bize yeni müş­ teriler getiriyor. İşlerimiz tıkırında. Bu iş iyi para getiriyor, bura­ da kimse de sömürülmüyor. Hepimiz ortağız. Ülkede sahici Zencisi olan tek ev biziz. Belki başkalarını görmüşsündür ya on­ ların hepsi boya. Oysa Mustafa'yı zımparalasan bile altından ge­ ne kara çıkar. Sonra burası tertemiz. İstersen tuvaletin suyunu bile içebilirsin, çünkü en ummadığın yerlere bile kireç kaymağı döküyoruz. Zaten Sağlık Müdürlüğü bizi hep denetliyor. Zühre­ vi hastalık yoktur burada."" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)


Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar