Esteban'nin rutin günlük işleri yaptıkları ve kendisine yakın birkaç arkadaşı



Rosa ile Clara'yı mozoleme yerleştirdikten sonra rahatla­ çünkü eninde sonunda üçümüzün orada kavuşacağımıza inanıyordum; öbür sevdiklerimiz de yanımızda olacaktı; annem, Dadı, hatta beni bağışlamış olduğunu umduğum Ferula. Böylesi­ ne uzun yaşayacağımı, onların beni bufıca zaman beklemek zo­ runda kalacaklarını hiç aklımdan geçirmemiştim. Clara'nın yatak odasına kilit vurulmuştu. Kimsenin oraya girmesini İstemiyordum. Her İstediğimde onun ruhunu bulabil­ mek için her şeyin yerli yerinde kalmasını İstiyordum. Uykusuz­ luk çekmeye başladım, ihtiyarların hastalığı. Uyku tutmayınca bütün gece, ayağıma büyük gelen terliklerle ve duygusal neden­ lerle saklamış olduğum o papaz cüppesine benzer sabahlıkla sofa­ larda dolaşarak ömrünün sonuna gelmiş koca adamlar gibi kade­ rime lanet okuyordum. Ama güneşin ilk ışınlarıyla birlikte yaşa­ ma İsteğim de diriliyordu. Kahvaltıya yas giysim ve kolalı gömle­ ğimle iniyordum, tıraş olmuş, sakin. Torunumla birlikte gazete­ yi okuyor, işlerimde aksama olmamasını sağlıyor, alıp yazdığım mektupların gereğine bakıyor, sonra evden çıkıyor ve günün geri kalanını dışarıda geçiriyordum. Yemeği evde yemekten hafta sonlarında bile vazgeçmiştim, çünkü Clara'nın birleştirici varlığı aradan kalkınca çocuklarımın çekişmelerine katlanmam için hiç­ bir neden kalmamıştı. Gerçek dost bildiğim iki arkadaş beni ruhumu saran keder­ den sıyırmaya çalışıyorlardı. Benimle öğle yemekleri yiyorlar, golf oynuyorlar, dama maçlarına tutuşuyorlardı. İşlerimizden, politikadan ve arada ailelerimizden konuşuyorduk. Bir gün öğle­ den sonra her zamankinden biraz daha canlı olduğumu görünce arkadaşlarım, şöyle hoş bir kadının keyfimi geri getirmekte yar­ dımcı olabileceğini umarak beni Christopher Columbus'a davet ettiler. Üçümüzün de bu gibi serüvenlere atılacak yaşımız geç­ mişti, ama birkaç kadeh içki içmiştik ya, çıktık yola. Yıllar önce gitmiş olmama karşın Christopher Columbus'u neredeyse unutmuştum. Son zamanlarda burası turistler arasında ün yapmıştı ve sırf burasını görmek, sonra da dönüp arkadaşları­ na anlatmak amacıyla taşradan başkente gelenler vardı. Dışarıdan" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar