Kent evi hem Esteban'nin hemde Clara'nin misafirleri ile dolup taşıyordu bir Jaime'nin hastaları ile. Büyük Kent evinde hergun her misafir için bir oda oluşturuluyor



kampanyasına adadı. Muhafazakar Partinin desteğiyle kendi ser­ vetine güveniyordu. Büyük ev siyasal propaganda ve parti üyele­ riyle dolup taşmaya başladı. Siyaset adamları evi adeta istila ede­ rek sofalardaki hayaletlerin, Rosicrucian'ların ve üç Mora kız­ kardeşin arasına karışır oldular. Clara'nın maiyeti yavaş yavaş evin arka odalarına doğru itildi ve evin Esteban'ın kullandığı bö­ lümüyle Clara'nın kullandığı bölümü arasında görünmez bir sı­ nır oluştu. Clara'nın düşlem gücüne ve günün gereklerine uyarak evin o soylu, görkemli yapısı türlü çeşitli odacıklar, merdivenler, kuleler, teraslar peydahlamaya başladı. Ne zaman yeni bir konuk gelse duvarcılar da gelerek eve yeni bir ek örüyorlardı. Köşedeki büyük ev çok geçmeden bir dolambaca benzeyip çıktı. Nicolas, "Günün birinde bu evden iyi bir otel olacak," di­ yordu. Hastalarını Yukarı Semt'e getirebilme düşüncesini iyice be­ nimsemeye başlayan J aime de, "Ya da bir hastane," diyordu. Evin cephesine dokunulmamıştı. Öndeki hamasi sütunlar ve Versay stili bahçe hala yerli yerinde duruyordu, ne var ki arka­ nın biçimi yavaş yavaş ortadan yitmişti. Arka bahçe artık her tür bitki ve çiçeğin açılıp saçıldığı karmakarışık bir ormandı. Burada birkaç kuşak kediyle köpek yaşıyor ve Clara'nın kuşları sürekli bir şamata üretiyordu. Bütün bu sayısız evcil hayvan arasında aile bireylerinin ortaklaşa belleğinde önem taşıyan tek yaratık günün birinde Miguel'in getirmiş olduğu bir tavşandı. Zavallı, sı­ radan bir tavşan, ne var ki köpekler yalaya yalaya bütün tüyleri­ ni dökmüşlerdi ve hayvancağız dünyanın tek dazlak tavşanı olup çıkmış, onu büyük kulaklı bir sürüngene benzeten yanar döner bir deri edinmişti. Seçim günü yaklaştıkça Esteban Trueba heyecanlanmaya başladı. Bu siyasal serüven uğruna her şeyini yitirmeyi göze al­ mıştı. Bir gece daha fazla dayanamayarak gitti, Clara'nın yatak odasının kapısını tıklattı. Clara geceliğini giymiş, dişlerini de tak­ mıştı, çünkü defterine yazı yazarken kraker gevelemeyi severdi. Esteban'ın gözüne genç ve güzel göründü, tıpkı onu bu mavi ipek kaplamalı odaya ilk getirip de Barrabas'ın postekisinin üstü­ ne bıraktığı günkü gibi. O günü anımsayınca Esteban gülümsedi. Ortaokul öğrencisi gibi kızararak, 230" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar