"ceresinin ardına dek açık durduğunu gördü. Kızın, o daha bahçe deki yerini almazdan önce atlamış olduğunu anladı. "Merde!" diye söylendi. Köpeklerin havlayıp bütün evi ayağa kaldırmamalarına, üs tüne atlamamalarına dua ederek ırmağa doğru giden yola saptı. O zarif pabuçlarıyla sürülü toprakta yürümeye, taşlardan atlayıp su birikintilerinden aşmaya alışık değildi, neyse ki gökyüzünü us dışı bir ışığa boğan bir Ay vardı ve gece çok aydınlıktı. Köpek lerden duyduğu korkuyu yener yenmez J ean gecenin güzelliğini ayrımsadı. Hiç değilse bir çeyrek saat yürüdükten sonra ırmak kıyısındaki sazlık yatakları seçti. Büsbütün dikkat kesilerek daha sakıngan yürümeye başladı. Bir dala falan basarak kendini ele vermekten çekiniyordu. Ay bir billur pırıltısıyla suya vurmuştu, bir esinti sazlarla ağaçların yüksek dallarını yavaşça hışırdatmak taydı. Her yere mutlak bir sessizlik çökmüştü ve Jean'a bir an için öyle geldi ki bir uyurgezerin düşü içindedir de habire yürü düğü halde hiçbir yere gidememekte, hep zamanın durmuş oldu ğu aynı büyülü yerde durmaktadır ve uzanıp ağaçlara dokunmak istese elleri boşluğa değecektir. Aslında gerçekçi ve pragmatik olan usunu toparlamaya çalıştı. Irmağın büküldüğü yerde, Ay'ın aydınlattığı koskocaman kurşuni kayaların arasında gördü onla rı, öyle yakındaydılar ki elini uzatsa dokunabilecekti sanki. Çırıl çıplaktılar. Erkeğin arkası dönük olmasına karşın Jean, ihtiyar Pedro Garcfa'nın cenaze ayinindeki cizvit papazını tanımakta güçlük çekmedi. Şaşırdı buna. Blanca başını aşığının gergin esmer karnına dayamış uykudaydı. Ayın ışığı onların çıplak gövdelerin de madensel ışınlarla yansımaktaydı. Jean de Satigny ürperdi; o anda Blanca gözüne bir kusursuzluk imgesi gibi görünmüştü. Zarif Fransız kontu ayışığının, sessizliğin ve aşıkların etki siyle daldığı düş gibi halden ancak bir dakika sonra sıyrılabildi ve durumun kestirdiğinden daha ciddi olduğunu kavradı. Aşıkların yatışında, birbirlerini uzun zamandır tanıyanlara özgü sereserpe liği görebiliyordu. Karşısındaki görünüm ilkin sandığı gibi erotik bir yaz serüvenini değil de ruhla bedenin evliliğini andırmaktay dı. Blanca'yla Pedro Tercero'nun daha birbirlerini ilk gördükleri gün böyle uyuduklarını ve o gün bugündür her fırsatta bunu sür dürdüklerini Jean de Satigny bilemezdi. Gene de içgüdüsel olarak sezmişti." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar