Kont genç aşıkları görür ve bu durumu Esteban'a anlatır. Esteban bunu duyunca direk nehir kenarına gider yolda Blance ile karşılaşır ve onu kirbaclamaya baslar



Çıt bile çıkarmamaya özen göstererek döndü, büyük eve doğru yürümeye başladı. Eve vardığında Blanca'nın babasına du­ rumu söylemeye karar vermiş bulunuyordu, çünkü sorunu çöz­ mek için en iyi yolun Esteban Trueba'nın patlamaya her an ha­ zır bekleyen öfkesi olduğu sonucuna varmıştı. Bırak, "yerliler" kendi bildikleri gibi yapsınlar, diye düşünüyordu. Sabahı beklemedi. Evsahibinin kapısını tıklattı ve öykünün kendi yorumunu, yarı uykudayken Trueba'nın kafasına fırlattı. Anlattığına göre sıcaktan uyku tutmayınca biraz hava almak için dışarı çıkmış, ırmağa doğru dolanmış ve orada içkarartıcı bir gö­ rüntüyle karşılaşmış: evlenmek istediği kız sakallı papazın kolları arasında çırılçıplak uyumaktaymış! Kısa bir an için bu, Trueba'yı yanılttı, çünkü adam kızının Peder Jose Dulce Maria'yla yatma­ sını düşünemiyordu. Gelgelelim işin aslını çarçabuk algıladı, ihti­ yarın cenazesinde kendisine oynanan oyunu, kızını baştan çıka­ ranın Pedro T ercero Garda' dan başkası olmadığını anladı. O it! Ömrünün geri kalan yanını da şu yaptığının bedelini ödemekle geçirecekti. Esteban Trueba pantolonunu ayağına geçirdi, çizme­ lerini çekti, tüfeğini omzuna vurdu, kırbacını duvardan kaptı. Fransıza, "Beni burada bekle, Don," diye buyurdu. Onun da Esteban'la gitmeye hiç niyeti yoktu zaten. Esteban Trueba ahıra koştu ve eyer falan vurmadan atının sırtına atladı. Öfkeden soluk soluğaydı, "İkisini de gebertece­ ğim," diye yineleyip duruyordu, zikir getirir gibi. Fransızın söy­ lediği yola saptı, ama ırmağa değin gitmesine gerek kalmadı, çün­ kü yolun yarısında Blanca'ya rastladı. Blanca eve dönmekteydi, yürürken kendi kendine bir türkü tutturmuştu, saçları dağınık, üstübaşı toz toprak içindeydi ve yüzünde, bütün arzuları gerçek­ leşmiş olanların ifadesi vardı. Esteban Trueba kızını görünce kö­ tü huyuna dizgin vuramadı ve kırbacını kaldırarak atıyla saldırdı üstüne, kırbacını tekrar tekrar indirerek acımasızcasına dövdü onu, kız upuzun, kaskatı yere yıkılıncaya değin. O zaman baba attan yere atlayıp onu sarsarak ayılttı. Bildiği bütün sövgüleri sı­ ralıyor, o dakikanın hıncı arasında yenilerini de yaratıyordu. "Kimdir aşığın? Kim, söyle, yoksa gebertirim seni!" Blanca, "Dünyada söylemem," diye hıçkırıyordu. O zaman Esteban Trueba, kendi inadını almış olan kızının ağzından laf koparmak için yolun bu olmadığını anladı,_ Her za205" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar