Öyle ki sonunda yenik düşen kadın ağzını işveli gülüşlerle ezip büzerek gövdesinin filimsi çalkalanmalarıyla onun önüne düştü, tozlu merdivenlerden dördüncü kata çıktı ve Amanda'nın kapısı nı gösterdi. Nicolas kızı yatakta buldu. Amanda soluk bir şala sa rınmış kardeşi Minguel'le dama oynamaktaydı. Öyle yemyeşil ve çelimsizdi ki Nicolas onu tanımakta zorluk çekti. Amanda gü lümsemeden baktı ona, buyur falan da etmedi. Beri yandan Mi guel ellerini beline dayayarak onun karşısına dikildi, "Nihayet gelebildin!" dedi. Nicolas karyolaya yaklaştı ve kendisiyle o kilitli odalarda se vişen esmer ve kıvrak Amanda'yı, o ateşli, kaygan Amanda'yı anımsamaya çalıştı, ama şalın keçeleşmiş yünüyle grileşmiş çar şaflar arasında yabancı bir kadın vardı ve bu kadının koskoca man, umarsız gözleri anlaşılmaz bir haşinlikle onun yüzüne di kilmişti. Nicolas, "Amanda," diye mırıldanarak onun elini tuttu. Gümüş yüzükleriyle bilezikleri olmayınca bu el can çekişen bir kuşun pençesi gibi zayıf, bitkin duruyordu. Miguel yatağa so kulunca Amanda onun kulağına bir şey fısıldadı. Çocuk ağır ağır kapıya doğru yürüdü. Eşikte Nicolas'tan yana son bir öfkeli ba kış fırlatarak dışarı çıktı, kapıyı yavaşça ardından kapadı. Nicolas, "Bağışla beni, Amanda," dedi. "İşim başımdan aş kındı. Hasta olduğunu neden söylemedin bana?" Genç kadın, "Hasta değilim," diye yanıtladı. "Gebeyim." Bu sözcük yüzüne şamar gibi inince Nicolas geri geri gitti, sonunda omuzu pencerenin camına değdi. Amanda'yı ilk soydu ğu andan bu yana onun, Nicolas'ı yirmi bir yaşında baba yapma yacak, kendisi de yirmi beş yaşında evlenmemiş anne durumun da kalmayacak kadar deneyimli olduğunu varsaymıştı. Karanlık ta nasıl da birbirine dolanmıştı elleri! Aınanda'nın varoluşçuluk giysisi olan kat kat çaputları aralarken, Nicolas nasıl da sabırsız bir heyecanla titremişti, bundan önce böyle şahane bir çıplaklık la görmemiş olduğu bütün o girinti ve çıkıntıları elleriyle yoklar ken! Amanda'nın ondan önce de sevgilileri olmuştu. Nicolas'a "özgür aşk"tan söz eden ilk kişi oydu. Gelecek için sözler verip kısıtlamalara girişmeksizin, tıpkı Sartre ve Simone de Beauvoir ,gibi, ancak anlaştıkları sürece birlikte olmaları konusunda vardı ğı koşulsuz kararda direniyordu. İlkin duygusuzluk ve soğukluk 237" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar