Nicolas tam bir vejeteryan atak ve kendini ruhsal konulara adamış olarak eve döner kendisini içine kapanır ve kitap yazar



"Ona, sahiden Senatör Trueba'nın oğlu olduğunu ispatlayamazsa tutuklamaya hazır olan, inanmazlığa boğulmuş iki polis görevlisi ve peşinden koşup üstüne çöp atarak gülmekten kırılan bir ço­ cuk sürüsü eşlik etmekteydiler. Babası polislere güvence verdi, Nicolas'a da evde kalmak istiyorsa yıkanıp normal bir kılık giy­ mesini buyurdu, ama Nicolas ona görmeden bakıyor ve karşılık vermiyordu. Vejeteryan olmuştu. Et, süt, yumurta yemiyordu. Aldığı besin tavşanlarınkine eşti ve o kaygılı yüzü de zamanla tavşan yüzüne benzeyip çıktı. Yediği bir avuç şeyin her lokması­ nı elli kez çiğniyordu. Yemekler sonu gelmez bir törene dönüş­ tü. Nicolas yiyeceğini ciddi ciddi çiğneyedursun Alba boşalmış tabağının, hizmetçiler mutfaktaki tepsilerinin başında uyuyup kalıyorlardı. Esteban Trueba yemeğe eve gitmekten vazgeçerek karnını kulübünde doyurmaya başladı. Nicolas korların üstünde yalınayak yürüyebildiğini ısrarla söylüyorsa da ne zaman bunu kanıtlamaya kalksa Clara bir astım krizine tutulduğu için vazgeç­ mek zorunda kalıyordu. Her zaman anlaşılmayan şark meselle­ riyle konuşur olmuştu. İlgi duyduğu konular tamamen ruhsaldı. Ev yaşantısının maddeciliği, onu besleyip giydirmekte direnen annesiyle ablasının aşırı özeni onu sinirlendiriyordu, Alba'nın büyülenmiş gibi adımlarını izlemesi de öyle. Küçük kız evin için­ de köpek yavruları gibi onun peşinden hiç ayrılmıyor, tepeüstü durmasını ve derisine iğne batırmasını öğretsin diye ona yalvarı­ yordu. Kış bastırdıktan sonra bile Nicolas giyinmedi. Soluk al­ madan üç dakika dayanabiliyordu ve bu becerisini her isteyene -ki isteyenlerin sayısı çoktusergilemeye hazırdı. J ai me, "Yazık ki hava bedava," diyordu, çünkü kendi hesabına göre Nicolas normal insanların soluduğu havanın ancak yarısını alıyordu ve bu onu zerrece etkilemez gibiydi. Kışı odasına kapanıp havuç yi­ yerek geçirdi. Soğuktan hiç yakınmıyor ve defterlerinin sayfala­ rını siyah mürekkeple kaleme aldığı ufacık elyazısıyla doldurup duruyordu. Baharın ilk belirtileriyle birlikte Nicolas kitabının bittiğini bildirdi. Bin beş yüz sayfa yazmıştı. Bunları, kitabın sa­ tışından gelecek kazanca karşılık babasıyla J aime'ye satmayı ba­ şardı. Düzeltilip dizildiğinde bu bin beş yüz sayfa altı yüze indi ve Tanrının doksan dokuz adı ve soluma egzersizleri yoluyla Nirvana'ya ulaşma formülleri üstüne uzun bir tez ortaya çıktı. Kitap, yazarının umduğu başarıyı kazanamadı ve satılmayan nüshalar" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar