gördü, ama Pedro Tercero gene de gitar çalabildiğini çünkü ki§i nin yapmak istediği §eylerin mutlaka bir çaresi bulunduğunu söyledi. Üçü birlikte Japon Bahçelerinde gezindiler. Sonra kentte hala işleyen son elektrikli tramvaylardan birine binerek pazar ye rinde kızarmış balık yemeğe gittiler. Gün kavuşurken Pedro Ter cero onları sokaklarına kadar geçirdi. Vedalaşırlarken Blanca'yla Pedro Tercero ağız ağıza öpüştüler. Alba bunu ömründe ilk ola rak görüyordu, çünkü çevresinde hiç sevişen insan yoktu. O günden sonra Blanca her hafta sonu tek başına çıkıp git meye başladı. Uzak birtakım akrabaları görmeye gittiğini söylü yordu. Esteban Trueba küplere binerek onu evden kovmakla tehdit ettiyse de Blanca nuh diyor, peygamber demiyordu. Çocu ğunu Clara'ya emanet etti, eline çiçek resimli, maskara gibi bir bavul alarak otobüse bindi, gitti. Vedalaşırlarken Alba'ya hep, "Yemin ederim evlenmiyo rum; yarın akşam da döneceğim," diyordu. Alba siesta saatinde aşçıyla birlikte oturup radyoda halk tür küleri dinlemesini pek severdi, hele Japon Bahçelerinde tanıdığı adamın türkülerini. Bir gün Senatör Trueba kilere geldi ve rad yodaki sesi duyunca bastonuyla saldırıp aygıtı paramparça etti. Dedesinin böyle ansızdan patlamasını anlayamayan Alba'nın korkmuş gözleri önünde radyoyu, bir kopuk düğmelerle çarpık teller yığınına dönüştürdü. Ertesi gün Clara Alba'nın İstediği za man Pedro Tercero'yu dinleyebilmesi için yeni bir radyo aldı, Esteban Trueba da bunu görmezlikten geldi. Bu sırada Düdüklü Tencere Kralı'nın çağı hala sürmekteydi. Pedro Tercero onun varlığını öğrendi ve bir kıskançlık nöbeti geçirdi ki Blanca'nın üzerindeki kendi etkisiyle Yahudi tüccarın çekingen seferberliği kıyaslanınca bu kıskançlık yersiz kaçıyor du. Bundan önce kaç kereler yaptığı gibi genç adam Blanca'ya evinden, babasının yırtıcı korumasından, mongoloid'ler ve zen gin hanımlarıyla dolup taşan atölyesinin yalnızlığından ayrılarak onunla gelmesi için, çocukluğundan beri gizli tuttukları çılgın aş ka kendilerini verebilmeleri için yalvardı. Gelgelelim Blanca ka rarını veremiyordu. Biliyordu ki Pedro Tercero'yla giderse top lum içindeki çevresinden ve yerinden dışlanacaktı. Beri yandan Pedro Tercero'nun arkadaşlarınca da asla benimsenmeyeceğini ve işçi mahallesindeki mütevazi yaşantıya uyum sağlayamayacağını" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar