Sosyalist ünlü şairin olumunve cenaze merasimi



man!" Şairin cenazesi özgürlüğün simgesel gömülme törenine dö­ nüşmüştü. İsveç televizyonunun kameramanları Alba'yla dedesinin ya­ kınında çekim yapıyor, Nobel'in buzlu diyarına yollanmak üze­ re, yolun iki yanına yerleştirilmiş makineli tüfeklerin ürkünç manzarasını, insanların yüzlerini, çiçek kaplı tabutu ve bu arada, mezarlığın iki blok ötesindeki morgun kapısı önünde ölülerin listesini okuyan sessiz kadınlar kümesini görüntülüyorlardı. Bü­ tün sesler birleşti ve kortejdekiler askerlerin ellerinde zangırda­ yan tüfeklerle yüz yüze, birleşenlerin asla yenilmeyeceğini hay­ kırırken hava yasak sloganlarla doldu. Kortej bir inşaatın önün­ den geçerken işçiler aletlerini ellerinden bırakıp kasklarını çıkar­ dılar ve başlarını eğerek tek sıra halinde dizildiler. Gömleğinin kol yenleri tirfillenmiş, ceketsiz, yırtık pabuçlu bir adam keder gözyaşları yüzünden aşağı akarak yürürken Şair'in en devrimci dizelerini okuyordu. Senatör Trueba ona şaşkın şaşkın bakakal­ mıştı. Torununa, "Komünist olması ne yazıktı!" diyordu. "Böylesi büyük bir şair olsun da fikirleri öyle karman çorman olsun! Dar­ beden önce ölseydi ulusça yas tutulurdu sanırım." Alba, "Yaşamasını bildiği gibi ölmesini de bildi!" diye karşı­ lık verdi. Şairin tam zamanında öldüğü kanısındaydı. Onu eğreti bir mezara indirirken özgürlük ve adalet dizelerini son kez bağıra­ rak okuyan bir avuç insanın oluşturduğu şu alçakgönüllü kortej­ den daha büyük bir saygı gösterisi düşünülemezdi. İki gün sonra askeri cuntanın gazetelerde çıkan bildirisi, Şair için ulusal yas ilan ediyor ve dileyenlerin evlerinin önüne yarıya indirilmiş bay­ rak asmalarına izin veriyordu. İzin, Şair'in öldüğü günden bildi­ rinin yayımlandığı güne kadar geçerliydi. Alba nasıl Jaime Dayısı için oturup yas tutamamışsa Migu­ el'i düşünerek ve Şair'in ardından ağlayarak kafasını dağıtacak durumu da yoktu. Ortadan yitmişleri aramak, sırtları şahrem şahrem, gözlerini odaklayamaz durumda dönüp gelen işkence kurbanlarını avutmak ve papazların aş ocaklarına yiyecek bul­ mak işlerine adamıştı kendini. Gene de gecenin sessizliği içinde, kent o tiyatro dekoruna benzer normalliğini ve operet sahneleri­ ni öykünen aldatıcı sakinliğini yitirdiği saatlerde, gündüzün baskı" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar