Ürünler tarlalarda curumekte insanlar pazarlarda ürün bulmamakta çünkü şoförler muhafazakarlar ile anlaşmış ve araba çalıştırmıyordu



şanlar bisikletle ya da yaya gidip gelmek zorunda olduklarından sokaklar telaşlı Hollandalıları andıran bisikletli insanlarla doldu. Kamyon sürücüleri greve gitmeye karar verdikleri zaman durum işte böyleydi. Grev ikinci haftasına girince bunun sendi­ kayla değil politikayla ilgili bir iş olduğu, sürücülerin işbaşına dönmeye hiç niyetleri olmadığı anlaşıldı. Ordu duruma el koy­ mak İstiyordu, çünkü ürünler tarlalarda çürürken ev kadınları çarşıda alacak yemeklik bulamıyorlardı; gelgelelim sürücüler mo­ torları sökmüş olduklarından otoyollar boyunca fosiller gibi du­ ran binlerce kamyonu kıpırdatmanın olanağı yoktu. Başkan tele­ vizyona çıkarak ahaliden sabırlı olmalarını istedi. Kamyon sürü­ cülerinin emperyalistlerden para aldıklarını, sonsuza dek grevi sürdürebileceklerini söyleyerek halkı uyardı. Hiç değilse başka bir çözüm yolu bulununcaya dek herkesin bahçe ve balkonlarına sebze ekmelerinin akıl harcı olacağını belirtiyordu. Beri yandan halkın yoksulluğa alışık olan ve Noel'le Bağımsızlık Bayramı dı­ şında tavuk eti yiyemeyen kesimi zaferin ilk günündeki coşkusu­ nu sürdürüyordu. Kazandıkları bu zaferi ekonomik sabotajın bozmasına izin vermemeye kararlı olarak savaş varmışçasına ör­ gütleniyorlardı. Bayram edip zaferi kutlamaktan, el ele verenle­ rin yenilgiye uğratılmayacağına ilişkin şarkılar söylemekten vaz­ geçmiyorlardı. Ne var ki her söyleyişte şarkı daha akortsuz çıkı­ yordu; çünkü bölünmelerin, diş bilemelerin dal budak sarmasını önlemek olanaksızdı. Herkes gibi Senatör Trueba da hayatının değişmiş olduğunu algılıyordu. Girişmiş olduğu mücadelenin coşkusu ona eski canlı­ lığını yeniden kazandırmış ve sızlayan kemiklerinin acısını biraz hafifletmişti. En verimli zamanlarındaki gibi çalışıyordu. Yurt dışına komployla ilgili sayısız geziler yaptı; yurt içinde yorulmak nedir bilmeden bir uçtan bir uca gidip geliyordu. Uçakla, otomo­ bille, trenle. Bunların hiçbirinde artık "birinci mevki" kalmamış­ tı. Esteban gittiği her kentte, kasaba ve köyde evsahiplerinin ver­ diği mükellef yemeklere katlanıyor, hapisten yeni çıkmışçasına İştahı varmış gibi davranıyordu; oysa aslında yaşlanmış sindirim yolu artık bu gibi cambazlıklar yapabilecek durumda değildi. Es­ teban'ın ömrü toplantılarda geçiyordu şimdi. Önceleri yaşadığı uzun demokratik deneyimler yeni hükümete tuzak kurmak ye­ teneğini köstekliyorduysa da çok geçmeden Esteban hükümeti" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar