"- Hiç bakma Zülfikar Bey, dedi, sana göre kumaşım yok! Benim müşterilerim bilirsin hep esnaf ile köylü ...
Zülfikar kumaşiara göz gezdirdi:
- Bana da kırda bayırda giyecek iki kışlık yelek lazım ...
- Olanlar hep daha önce gördüklerin ...
- Biliyorum ... Biri koyu kahverengi öbürü siyah el dokusu iki şayak topunu işaret etti:
- Bir bundan biri de bundan iki komitaci yeleği dik bana!
- Acele mi?
- Ne zaman elin boş kalırsa."
-Yarından sonra öğleye veririm.
Zülfikar'ın ölçüleri vardı Halit'te. Yine de ölçü aldı. Yeleğin modelini kağıda çizdi:
- Ön boyuna kadar kapalı, sol omuzdan bele kadar yandan ilikli, üstte iki yanda iki gömme cep, altta ön kuşak bölme bölme cepli, doğru anlamış mıyım? Zülfikar başıyla onayladı.
Bakışları yine ratlardaydı:
- Bir de külot pantolon diktireceğiın ...
- Öyleyse bana bir dakika izin, komşu manifaturacı da çok güzel bir pantolonluk var, alıp geleyim.
- 'Yorulma, olanlardan seçeriz.
- Olmaz! Ben de o ayar kumaş yok! Halit çıktı.
Zülfikar Bey, Halit'e diktirdiklerini hep dükkanındaki kumaşlardan seçer, daha çok para bırakmayı düşünürdü. Çoğunlukla üç beş kez giydikten sonra, lsmail'e, Cafer'e, çiftliklerinde çalışan adamlarına dağıtırdı diktirdiği yelekleri, pantolonları.
Halit, elinde kendinden ince fitilii dokunmuş bej rengi bir kumaşla geldi. Kumaşın ucunu Zülfikar Bey' e uzattı:
- İngiliz malı. Taş gibi kumaş. tut, avucunda yoğur. buruşturamazsın! .. Zülfikar yokladı kumaşı:
- Haklısın." (Necati Cumalı Viran Dağlar Makedonya)
Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,
0 Yorumlar