Clara'nin doğumu ve ikizler dünyaya geliyor. Niveanin başı ne olacak,Severo ailesinin dadısı Clara'nin yanına taşınıyor.Caresiz Dadi



torla ebeye yapacak pek bir şey kalmamıştı, çünkü annenin raha­ yerindeydi; yedi aylık doğmuş gibi minicik olmakla birlikte her şeyleri noksansız ve sağlıklı olan bebecikler de, bitkin düş­ müş c.lan halalarının kucağında mışıl mışıl uyumaktaydılar. Nfvea'nın başı sorun olup çıktı, çünkü gizli tutulabileceği hiçbir yer yok gibiydi. Sonunda Ferula başı bir beze sararak deri­ den bir şapka kutusuna koydu. Doğru dürüst bir törenle gömme­ yi de düşündüler ya mezarın yeniden açılıp da eksik parçanın gö­ mülebilmesi için sonsuz formaliteler gerekecekti. Sonra tazıların bile bulamadığı başı Clara'nın nasıl olup da bulduğu duyulursa yer yerinden oynardı. Herkese karşı küçük düşmekten oldum olası çekinen Esteban Trueba insafsız dedikodulara yol açmaya­ cak bir çözümü yeğledi. Karısının tuhaf davranışlarının zaten yö­ rede dilden dile gezdiğini biliyordu. Söylentiler Clara'nın ötebe­ riyi dokunmadan oynatabilmesinden, olmayacak önbilimler yü­ rütmesinden öteye geçmişti. Birisi Clara'nın çocukluktaki dilsiz­ liğinin ve Peder Restrepo'nun lanetinin öyküsünü ortaya çıkar­ mıştı; hani şu, ülkenin ilk azizi mertebesine yükseleceği umulan, melaike gibi adam. Tres Marfas'da geçirdikleri iki yıl dedikodula­ rı küllendirmeye yaramış, söylentiler unutulmaya yüz tutmuştu; gene de en ufacık bir olayın, örneğin şu yitik baş olayının, fısıltı­ ları yeniden canlandırmaya yetip de artacağını biliyordu. İşte bu yüzden -yoksa sonradan ileri sürülebileceği gibi savsaklamaktan değilşapka kutusu bodruma kaldırıldı ve orada, Hıristiyanlara yaraşır biçimde gömülebilmek için daha uygun bir zamanın gel­ mesini beklemeye başladı. * * * İkizlerin doğumundan sonra Clara kendini çarçabuk topla­ dı. Çocukların bakımını görümcesiyle Dadı'ya bırakmıştı. Hanı­ mıyla efendisinin ölümünden sonra Dadı, kendi deyimiyle, "aynı kana hizmet etmeyi sürdürmek için" Trueba'ların yanına gelmiş­ ti. Başkalarının çocuklarını pışpışlamak, başkalarının eskilerini giyip artıklarını yemek alnına yazılmıştı onun, ödünç mutluluk ve acılar tatmak, başkalarının damı altında yaşlanıp gitmek ve günün birinde uzak avludaki izbe odada, kendinin olmayan bir" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar