"Ferula'nın ölüm haberini vermeye geldiklerinde papaz o yıpran mış cüppesinin düğmesini dikmekteydi. "Olamaz!" diye ünledi. "İki gün önce birlikteydik. Neşesi yerindeydi." Clara, "Ne olur, bizi onun evine götürün, Peder," dedi. "Ne dediğimi biliyorum ben. Öldü." Clara'nın üstelemesi üzerine Peder Antonio onlara katıldı. Birbiri ardına daracık sokaklardan geçirdi onları, sonunda Feru la'nın oturduğu yere geldiler. Bütün bu yalnızlık yıllarını Ferula bir kenar mahalle evinde geçirmişti, bir zamanlar gençliğinde, içinde oturanların isteğine karşın dualar okuduğu bir yerde. Este ban arabayı epey uzakta park etmek zorunda kaldı, çünkü so kaklar daraldıkça daralmış, bisikletlerle yayalardan başkasına ge çit vermez olmuştu. Sokağa taşmış çirkeflerden kaçınıp üstünde sessiz gölgeler gibi kedilerin eşelendiği çöp yığınlarının çevresin den dolaşarak mahallenin içlerine girdiler. Hepsi birbirine benze yen yıkık dökük evlerin arasında uzanan bir geçitti burası. Evle rin her biri, birer kapısı iki de penceresi bulunan çimento sıvalı, ufak, yoksul bir yapıydı. Donuk renklere boyanmışlardı. Rutu betten yarı kemirilmiş gibi duran, sıvaları dökülen duvarları dar geçidin karşısındaki duvarlara, yandan yana çekilmiş teller bağlı yordu. Gündüzün çamaşır asmak için kullanılan bu teller şimdi karanlıkta bomboş sallanıyordu. Bu dar sokağın orta yerindeki tek bir çeşme burada oturanların hepsi için tek su kaynağıydı ve çevreyi aydınlatan yalnızca iki fener vardı. Peder Antonio çeşme başında, musluktan akan zavallı su şeridiyle kovası dolsun diye bekleyen yaşlı bir kadını selamladı. "Sefıorita Ferula'yı gördün mü?" diye sordu. Kadın, "Evinde olsa gerek, Peder, 11 diye yanıtladı. "Birkaç gündür görmedim. 11 Peder Antonio evlerden birini gösterdi. Bütün ötekiler gibi bir evdi, acıklı, boyası dökülmüş ve pis, ama kapının yanlarında asılan iki saksıda ufak sardunya öbekleri vardı, yoksulluğun çiçe ği. Papaz kapıya vurdu. Çeşme başındaki kadın, "Girsenize!" diye seslendi. "Sefıorita kapısını hiç kapamaz. Çalınacak nesi var zaten!" Esteban Trueba ablasının adını çağırdıysa da içeri girmeye cesaret edemedi. Eşikten ilk aşan Clara oldu. İçersi karanlıktı; 1 56" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar