"Tres Marfas'la kent arasındaki yolculuk Clara'nın son gücü nü de tüketti. Onun her an daha solduğunu, göz altlarının çöktü ğünü, astımının azdığını görebiliyordum. İlkin atların sonra tre nin sarsıntısı, yolların tozu derken, zaten midesi de bulanmak için fırsat aradığından, gözlerimin önünde canlılığını yitirip gidi yordu. Ona yardım etmek için pek bir yapabileceğim yoktu, çünkü Clara rahatsızlandığı zaman kimsenin kendisiyle konuş masını istemezdi. İstasyona indiğimizde onu tutmak zorunda kaldım, çünkü bacaklarında güç-kuvvet kalmamıştı. "Havalanacağım, galiba," dedi. "Burada olmaz!" diye bağırmışım. Onun, istasyondaki yol cuların tepesinde uçtuğunu görür gibi olarak dehşete kapılmış tım. Ne var ki o bedensel olarak havalanmaktan söz etmiyordu. Gebeliğin ağırlığıyla rahatsızlığını ve iliklerine işlemeye başlamış olan derin yorgunluğu geride bırakarak başka bir düzeye yüksel mek istediğini söylemek istiyordu. Nitekim gene o uzun, suskun dönemlerinden birine girdi. Bunun üç dört ay sürdüğünü sanıyo rum. Clara tıpkı dilsiz yıllarındaki gibi o küçük kara tahtasını kullanıyordu gene. Bu kez kaygılanmadım, çünkü Blanca'nın do ğumundan sonra nasıl normale döndüyse gene öyle olacağına İnanıyordum. Hem zaten susmanın, Dr. Cuevas'ın dediği gibi ruhsal bir hastalık değil de karımın en son sığınağı olduğunu anlamıştım." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar