Ferula eve geliyor ama ölüyor çok garip bir olay mistik bir durum



efsun ve ispiritizma dünyasından koruyordu. İlkin yemek oda­ sında bir hava akımının ayırdına vardılar; Clara bunu rüzgar san­ dığından ilkin pencereleri kapattırdı. Derken anahtarların şıkırtı­ sını işittiler, kapı birden açıldı, Ferula gözüktü; sessizdi, yüzünde de sönük bir ifade vardı. Tam o sırada Dadı elinde salata tabağıy­ la mutfaktan içeri girdi. Esteban Trueba duraladı, et bıçağıyla ça­ talı havada, şaşkınlıktan donakalmıştı. Üç çocuk, "Ferula Hala!" diye bağırdılar. Blanca ayağa kalkmayı başardıysa da yanında oturan Clara elini uzattı, geri çekti onu. Zaten olayın içyüzünü kavramış olan tek kişi Clara'ydı, oysa görümcesinin görünüşün­ de durumunu belli eden hiçbir şey yoktu. Ferula masanın bir bu­ çuk metre kadar berisinde durarak herkese boş, kayıtsız gözlerle baktıktan sonra Clara'ya doğru ilerledi. Clara ayağa kalkmıştı, ama görümcesine yaklaşmaya yeltenmedi, yalnızca gözlerini yu­ marak astım nöbeti geçirircesine sık sık solumaya başladı. Ferula onun yanına gitti, ellerini omuzlarına koydu ve alnından öptü onu. Yemek odasında Clara'nın hızlı solumasından ve Ferula'nın belindeki anahtarların şıkırtısından başka bir şey duyulmuyordu. Ferula gelinini öptükten sonra çevresinde dolandı ve gelmiş oldu­ ğu yoldan dışarı çıkarak kapıyı usulca ardından kapadı. Ev halkı yemek odasında, bir karabasanın orta yerinde donup kalmışlardı. Birden Dadı öyle bir zangırdamaya başladı ki salata kaşıkları ye­ re düştü. Yere çarpan gümü§lerin sesi herkesi irkiltti. Clara göz­ lerini açtı. Soluğunu almakta hala güçlük çekiyor, gözlerinden akan yaşlar yanaklarından, boynundan aşağı süzülerek bluzunu lekeliyordu. "Ferula öldü," dedi. Esteban Trueba elindeki çatalla bıçağı sofra örtüsünün üstü­ ne attığı gibi dışarı uğradı, ablasının adını çağırarak odadan soka­ ğa koştu, ama Ferula'dan hiçbir iz yoktu. Bu arada Clara bir hiz­ metçiden kendisiyle kocasının paltosunu istemişti. Kocası dönüp geldiğinde o paltosunu giymekteydi, araba anahtarları da elindey­ di. "Peder Antonio'ya gide}jm," dedi. Arabada hiç konuşmadılar. Esteban direksiyondaydı, yüreği büzüşmüş gibiydi. Kentin, yıllardır gelmemiş olduğu yoksul semtlerinde Peder Antonio'nun yoksul kilisesini aradılar. Onlar 155" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)


Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar