Alba, Miguel'e dayısı Jaime ile birlikte gömdukleri silahlardan bahseder,Dedesinin depoda nasıl silah depoladığıni ve sonra onunnasil teslim ettiğini anlatır



olduğu bunca acının birikimi yüzünden ondan nefret ede ede onu öpüyor ve bir daha onun yokluğunu çekmemek için hemen orada ölmek İstiyordu. "Hakkın varmış, Miguel," diyordu yüzünü onun omuzuna gömerek, "Her şey tıpkı senin dediğin gibi oldu." Sonra ona dedesinden çalıp Jaime Dayısıyla birlikte gizlediği silahları anlattı ve bunları aramaya birlikte gitmelerini önerdi. Çalamadığı silahları da verebilmeyi İsterdi ona. Ne var ki darbe­ den birkaç gün sonra sivil halka, izci çakısından okul çakısına ka­ dar, silah yerine geçebilecek her şeyi teslim etmeleri buyrulmuş­ tu. İnsanlar gazete kağıdına sarılmış küçük çıkınlarını, kışlalara götürmekten korkarak kilise kapılarına bırakmışlardı. Oysa evinde sahici silah bulunan Senatör Trueba zerrece kaygılanma­ mıştı; onun silahları Komünistleri öldürmek için depolandığını dünya alem biliyordu. Trueba dostu General Hurtado'ya telefon etti, o da silahları aldırtmak için bir kamyon yolladı. Trueba as­ kerleri kendi kişisel silah deposuna götürdü ve kasalardan yarısı­ nın taş ve saman dolu olduğunu görünce şaşkınlıktan dili tutul­ du. Gelgelelim hırsızlığı açıklarsa kendi ailesinden birini ele ver­ miş olacağını ya da kendi başına çorap öreceğini anlıyordu. Özürler ortaya sürmeye başladıysa da kulak asan olmadı, çünkü askerler onun kaç parça silah satın almış olduğunu bilmiyorlardı ki! Trueba Blanca'yla Pedro Tercero'dan kuşkulanmıştı, ama to­ rununun alev alev yanan yanakları da kuşkusunu çekti. Askerler ona imzalı makbuz verip kasaları götürdükten sonra Trueba Al­ ba'yı omuzundan kavrayarak yitik tüfekler ve makinelilerle iliş­ kisi olduğunu ağzından almak için şimdiye kadar torununa hiç göstermemiş olduğu bir şiddetle sarsalamıştı. Alba da onun gözlerinin içine bakarak, "Cevabını bilmek is­ temediğin sorular sorma bana," demişti. Miguel şimdi, "Deden alçağın biri, Alba," diyordu. "Günün birinde biri çıkıp öldürecek onu, o da layığını bulacak." Alba, "Dedem yatağında, eceliyle ölecek," diyordu. "Çok ih­ tiyarladı artık." "Kılıçla yaşayan kılıçla ölür. Belki ben öldürürüm onu, bu­ günlerden bir gün." "Tanrı saklasın, Miguel, çünkü o zaman ben de sana aynı şe­ yi yapmak zorunda kalırım."" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar