Ne zaman Paris'e gidiyorsun? Ne zaman geri dönersin?



- Dizleri kahverengi deri yanaklı yapariz? ..
 - Iyi olur. 

Bir sarı lira bıraktı tezgahın üstüne, Halit almak istemedi, geri vermeye kalktı:

 - Acelesi neydi? 

Zülfikar sırtını Halit'e dönmüştü bile. Sandalyesine otururken fincanları almaya gelen çırağa birer kahve daha getirmesini söyle­di. Halit'in Paris'e gitme düşüncesine takılmiştı aklı. Çırak dışari çıkıp kapıyı çekince sordu:

 - Ne zaman gidiyorsun Paris'e? 

Halit boynunda şeridi, tezgahının gerisinde kahverengi topu yaymış, Zülfikar Bey'in yelekliğini kesiyordu. Konuklar alışıktılar onun bu tutumuna. Eli hiç boş durmazdı. 

- Daha tam belli değil.
 - En yakın ne zaman? 
- Yazı bulur, belki eylüle kadar uzar.
 - Neden?
 - Kolay değil ki. Paris'te çalışmadan kazanmadan kalamam. İş bulmam gecikebilir. En az altı yedi ay geçinecek kadar param olmalı yanımda ...

 Kısa bir sessizlik girdi araya. 

- Geri dönecek misin? 

Halit birden karşılık vermedi. Kestiği kumaş parçasını elinden bıraktı. Biraz düşündü: 

- Şimdiden bilemem ki! 
- Neden? Niyetİn belli değil mi? 

Halit, yeleklik kumaş parçasını düzeltti tezgahın üstünde, eğildi, tezgahın sağ çekmecesinden Zülfikar Bey'in yelek kalıbını buldu çıkardı. Çizmek için sabunu aldı. Gerçekte bu işleri yapar­ken hep zaman kazanıyordu:

 - Açık konuşayım mı? 
- Niye konuşmuyorsun? 
- Hoşuna gitmeyecek!" (Necati Cumalı Viran Dağlar Makedonya)

Türkçe,Necati Cumalı, Viran Dağlar, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli, Makedonya,

Yorum Gönder

0 Yorumlar