Askerler mahkum kadınların ırzına geçiyor onlara tecavüz ediyorlar bunu sevdikleri erkeklerin gözü önünde yapıyorlardı



derecede parlak gözüktü. Hiç kar§ı koymayan adamı avluya sürüklediler. Adam ayakta duramıyordu; yere uzatıp bıraktılar. Günün birinde durumlar deği§irse -olacak §ey değildi yatanın­ mamak için nöbetçiler yüzlerine mendil bağlamı§lardı. Kamyo­ nun motorunu duyunca Alba gözlerini yumdu, ne var ki adamın ulumasına kulaklarını tıkayamadı ve bu ses onun belleğinden ömür boyu silinmedi. Birlikte oldukları zaman Ana Diaz onun direnebilmesine yardım ediyordu. Başeğmez bir kadındı. Her türlü eziyete katla­ nıyordu. Sevgilisinin gözü önünde ırzına geçmişler, ikisini birlik­ te işkenceden geçirmişlerdi, gene de Ana Diaz ne gülümseme ye­ teneğini yitirmişti ne de umudunu. Yediği dayaklardan birinin sonunda karnındaki bebeği yitirip kanama ba§layınca onu siyasi polisin gizli kliniğine yatırdılar; Ama o zaman bile başeğmedi. Hücresine döndüğünde, "Zararı yok," dedi Alba'ya. "Bir gün gene çocuğum olur." O gece Alba onun ilk olarak, acısını bastırmak için battani­ yeyi yüzüne örtüp ağladığını duydu. Gidip onu kucakladı, pışpı§­ layarak gözlerini kuruladı. Düşünebildiği bütün şefkat sözcükle­ rini söyledi ona, gelgelelim o gece Ana Diaz'ın avunması olanak­ sızdı. Alba onu kollarında küçük bir bebecik gibi sallayarak uyutmakla yetindi. Onun duyduğu amansız acıyı kendisi yükle­ nebilmek istiyordu. Şafak onları iki küçük hayvan gibi birarada yumulmuş buldu. Gündüzün ayak yoluna götürülen erkek tutukluların uzun sürüsü geçsin diye sabırsızlıkla bekliyorlardı. Erkeklerin gözleri bağlıydı; yönlerini bulabilmek için ellerini önlerindeki adamın omzuna dayıyorlardı ve başlarında silahlı nöbetçiler vardı. And­ res tutukluların arasındaydı. Kadınlar hücrelerinin parmaklıklı minicik penceresinden onları görebiliyorlardı, öylesine yakındı­ lardı ki ellerini uzatabilseler onlara dokunabilirlerdi. Erkeklerin her geçişinde Ana'yla Alba umarsızlıklarının verdiği güçle şarkı­ ya başlıyorlardı ve öbür hücrelerden de kadın sesleri yükseliyor­ du. O zaman tutuklu erkekler omuzlarını dikleştirip sırtlarını doğrultuyor ve başlarını kadınların hücrelerinden yana döndürü­ yorlardı; Andres gülümsüyordu. Gömleği yırtılmış ve kana bulanmıştı." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar