Esteban her zaman olduğu gibi yine seçimler için iktidar olmak için büyük bir çaba ve emek harcıyor ,Muhafazakarlar ve Marksistler



Senatör Trueba, iktidar yarışında her gün mesafe alan siyasal düşmanlarını püskürtmek için savaşım veriyordu. Muhafazakar Partinin öbür liderleri şişmanlayıp yaşlanır ve kılı kırka yaran tartışmalarla vakit öldürürken o, kendini çalışıp okumaya veri­ yor, sonu gelmez bir kişisel kampanya yürüterek ülkenin bir ucundan öbürüne geziler yapıyor, yaşını da kemiklerinin gizli feryadını da bilmezlikten geliyordu. Her parlamento seçiminde yeniden senatör seçiliyordu. Oysa ne kudret, ne servet, ne de saygınlık onun ilgisini çekiyordu. Tek tutkusu halk arasında ya­ vaş yavaş yayılmaya başlayan, "Marksist kanser" dediği şeyi tepe­ lemekti. "Hangi taşı kaldırsan altından bir Komünist çıkıyor!" diyor­ du her zaman. Ona kimse inanmıyordu. Komünistler bile. Onun öfke krizleriyle, modası geçmiş bastonuyla, savurduğu kıyamet keha­ netleriyle alay ediyor ve o yas kılığıyla kargalara benzediğini söy­ lüyorlardı. Trueba birtakım istatistikleri ve geçen seçimin sonuç­ larını sayıp döktüğü zaman kendi partisinden olanlar bile, ihti­ yar bir adamın bunak safsataları niyetine dinliyorlardı. O, "Oy sandıklarını oy sayımından önce ele geçiremediği­ miz gün işimiz bitik demektir," diyordu. Öbür partililer, "Komünistler daha dünyanın hiçbir yerinde oy çoğunluğunu kazanamadı," diye karşılık veriyorlardı. "En azından bir ihtilal gerek, böyle şeyler de bizim memlekette olmaz." Trueba, "Olmaz olmaz!" diye köpürüyordu. "Fıtık olma, be adam! Biz böyle bir şeyin olmasına izin ver­ meyiz," diye partililer onu avutuyorlardı. "Latin Amerika'da Marksizmin, zerre şansı yoktur. Bilmiyor musun, hayatın büyü­ lü yönüne olanak tanımaz Marksizm. Allahsız, pratik, işlevsel bir doktrindir. Burada tutunmasına olanak yok!" Her baktığı yerde vatan haini gören Albay Hurtado bile Ko­ münistleri tehlike saymıyordu. Komünist Partisinin sayısal öne­ mi olmayan ve Moskova'nın talimatlarını daha yüce amaçlara ya­ raşır bir inanmışlıkla izleyen dört kıçıkırık serseriden ibaret ol­ duğunu Trueba'ya birkaç kez anlatmıştı. "Moskova dünyanın öbür ucunda, Esteban," diyordu. "Bu ülkedeki koşulları kavrayabilmiş değiller. Buna inanmazsan onla• 311" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar