Esteban,Clara için yeni eşyalar sipariş etmiş eşyalar gelmesine rağmen Clara oralı bile olmuyordu,Clara ve Esteban köylüler konusunda sürekli tartışıyor,İkinci Dünya savaşı ve Naziler



yorlardı. Tersine, ne zaman bu konuyu açsam Blanca kır hayatı­ nın sağlığını düzeltmesine karşın gücünün hala tam yerine gelme­ diğini söylüyor. Clara da hacienda'da hala yapacak bir sürü işi­ miz olduğunu, onarımın bırakıp gidebileceğimiz aşamaya gelme­ diğini ileri sürüyordu. Alışık olduğu konforları aramıyordu bile. Ona sürpriz olarak ısmarladığım ev eşyaları geldiği zaman karım yalnızca her şeyin "ne güzel" olduğunu söyledi. Neyin nereye konulacağını ben kendim kararlaştırmak zorunda kaldım. Yeni ev, babamın her şeyi batırmasından önceki saltanat günlerinde bile görülmemiş bir lüksle döşendi. Sarı meşe ve cevizden yapıl­ ma iri iri parçalar, ağır yün halılar, dövme bakır ve demir lamba­ lar almıştım. Sefarethanelere yaraşır birtakım el boyama İngiliz porseleni, eksiksiz bir bardak takımı, süs eşyalarıyla tıka basa do­ lu dört sandık, keten çarşaflarla örtülü, geniş bir klasik ve popü­ ler plaklar koleksiyonu, son moda bir Victrola da vardı. Başka hangi kadın olsa bunl:ıra sevinir, aylarca başka işe bakmazdı, ama Clara böyle şeylere karşı vurdumduymazdı. Yaptığı tek şey, bir­ kaç köylü kadınını, aşçılık yapsınlar ve evin içinde hizmet etsin­ ler diye yetiştirmek oldu. Ve süpürgelerle kapkacaklardan başını kurtarır kurtarmaz gene defterleriyle tarot kartlarına döndü. Gü­ nün çoğu bölümünü atölyede, okulda, revirde çalışmakla geçiri­ yordu. Kendi haline bırakıyordum onu çünkü bu uğraşlar onun tüm yaşamına anlam veriyordu. Çok iyiliksever, büyük gönüllü bir kadındı; çevresindeki herkese mutluluk vermeye can atıyor­ du, benden başka. Ev yıkıldıktan sonra, marketi yeniden yaptığı­ mız zaman, sırf onun gönlü olsun diye o pembe kağıt parçacıkla­ rını kullanmaktan vazgeçerek adamlarıma sahici para ödemeye başladım. Clara bu sayede onların isterlerse kasabadan da alışve­ riş edebileceklerini, biraz para biriktirebileceklerini söylüyordu. Ama bunun aslı yoktu. Para yalnızca erkeklerin San Lucas' daki barda körkütük sarhoş olmalarına, kadınlarla çocuklarınsa aç kalmalarına yaradı. Buna benzer konularda kavgalar ederdik. Bü­ tün kavgalarımızın nedencesi köylülerdi. Neyse, hepsinin değil. Savaşı da konuşuyorduk. Ben konuk odasının duvarına astığım haritada Nazi ordularının hareketlerini izlerken Clara müttefik­ lerin askerleri için çorap örerdi. Bizimle hiç ilgisi olmayan, okya­ nusun ötesinde geçen bir savaşın bizi nasıl olup da böylesi heye­ canlandırdığını anlayamayan Blanca kafasını ellerinin arasına:" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar