Nicolas havalanmak istiyor ama belediyeden izin almadan çalışmalarına başladığı için belediye bürokrasi yöntemini kullanarak izin vermiyor böylece Nicolas Uçmak hayalini gerceklestiremiyor çünkü zeplini yapacak gücü sermayesi yok idi



as başka yatırımcılar bulmaya çalıştıysa da kimsenin ilgisini çe­ kemedi. Ne var ki bu onu tasarısından caydırmadı. Giderleri kar­ şılansa da karşılanmasa da o havalanacaktı. Kararlaştırılan günde Clara, oğlunun hazırlıklarından habersizmişçesine serinkanlılıkla örgü örmeyi sürdürdü. Oysa evdekiler, aile ·dostları ve komşular bu olmayacak, derme çatma taşıtla dağları geçme tasarısının çıl­ gınlığı karşısında dehşet içindeydiler. Clara başını örgüsünden kaldırmadan, "İçime öyle doğuyor ki taşıt havalanmayacak," dedi. Haklı da çıktı. Nicolas'ın kendine havaalanı olarak seçtiği kent parkına en son dakikada bir kamyon dolusu polis geldi. Be­ lediyeden alınma izin kağıdını görmek istiyorlardı ki Nicolas'da böyle bir şey yoktu, doğallıkla. Almayı da başaramadı... Tam dört gün oradan oraya koştuysa da her adımda karşısına bürok­ rasinin aynı sağır duvarı çıkıyordu. Polis kamyonunun ve sonu gelmeyen kırtasiyeciliğin ardında babasının nüfuzu bulunduğu­ nu, çünkü babasının böyle bir serüvene dünyada izin vermeyece­ ğini Nicolas hiç öğrenmedi. Gazoz şirketinin pısırıklığıyla bele­ diyenin kırtasiyeciliğine karşı savaşmaktan sonunda yorgun düş­ tü ve balonunun asla havalanamayacağına inanç getirdi, meğer ki bunu gizlice yapsın ki balonun boyutları düşünülürse bu da ola­ naksızdı. Nicolas bir kaygı krizine tutuldu. Annesi onu kurtar­ mak için bir akıl verdi: balonu yapmakta kullandığı malzemeyi pratik bir işe yatırmalıydı. Tavuklu sandviç yapmak Nicolas'ın işte o zaman aklına geldi. Tasarısı tavuklu sandviç yapıp balonun zarına sarmak ve bunları işyerlerindeki çalışanlara satmaktı. Evin o kocaman mutfağı da bu amaç için biçilmiş kaftandı. Çok geçmeden bahçeler, özel olarak tutulmuş iki kasap tara­ fından kafaları kesilsin diye sırada bekleyen, bacakları bağlanmış tavuklarla doldu. Avluya tüyler yığıldı ve Olympos tanrılarının yontuları kan sıçrakları içinde kaldı. Kaynatılan tavuk suyunun kokusu herkesin midesini bulandırıyor, tavukların içlerinin çı­ kartıldığı masadan bütün mahalleye kara sinekler yayılıyordu. Sonunda Clara, neredeyse dilsizlik günlerini geri getirecek şiddet­ te bir sinir krizi geçirerek kan dökülmesine son verdirtti. Bu ikinci ticaret girişiminin de boşa çıkması Nicolas için pek öyle önemli değildi, çünkü dökülen kanlar onun da vicdanını sızlatıp midesini bulandırmaya başlamıştı. Nicolas bu tasarılara yatırdığı 235" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar