Ülkenin birçok yerinde duvarlarda tuhaf duvar yazıları yazılmaya baslandi



birinde ışık yanmıyordu. Tek aydınlığı bakanlıkların, bankalarla öbür hükümet binalarının önünde nöbet tutan ufak grupların tahta parçalan ve gazetelerle yakmış oldukları birkaç ufak, acına­ sı meydan ateşi sağlamaktaydı. Nöbetçiler bu ateşin başında ısını­ yor, geceleri sokaklarda dolaşan aşırı sağcı çeteler karanlıkta sal­ dırmasın diye sırayla bekçilik ediyorlardı. Alba kamu binaların­ dan birinin önünde bir kamyonet durduğunu gördü. Beyaz miğ­ fer giymiş bir grup genç adam ellerinde fırçalar ve boya kovala­ rıyla yere inerek duvarlara açık renk boya sürmeye koyuldular. Derken bunun üstüne kocaman, renk renk güvercinler, kelebek­ ler, kanlı çiçekler çizdiler, Şair'den dizeler ve vatandaşlara birleş­ meleri için çağrılar yazdılar. Bunlar, vatansever duvar resimleri ve kışkırtıcı güvercinlerle devrimi kurtaracaklarını sanan gençlik birlikleriydi. Alba onların yanına gitti ve sokağın karşı yanında­ ki bir duvar resmini gösterdi. Bu kırmızı boyayla çizilmişti ve üzerinde kocaman harflerle yazılmış bir tek sözcük vardı: J akarta. Alba gençlerden birine, "Bu ne demek oluyor, companero?" diye sordu. Genç adam, "Bilmem," diye yanıtladı. Karşı tarafın duvarlara bu Asya kentinin adını neden yazdı­ ğını hiçbiri bilmiyorlardı; o uzak kentin sokaklarındaki ceset yı­ ğınlarını hiç duymamışlardı. Alba bisikletine binip evine döndü. Benzinin karneye bağlanmasından ve kamu ulaşım grevinden sonra bu çocukluk oyuncağını bodrumdan bulup çıkarmıştı; şim­ di oradan oraya gitmek için kullandığı tek araç buydu. Alba Mi­ guel'i düşünmekteydi ve birden boğazına kapkaranlık bir felaket duygusu yapışır gibi olmuştu. Derslere girmeyeli kimbilir kaç zaman olmuştu ve Alba vak­ tini nasıl geçireceğini bilemiyordu. Öğretim üyeleri süresiz greve gitmiş, bütün binalara öğrenciler el koymuşlardı. Evde çello ça­ lışmaktan canı sıkılan genç kız Miguel'le sevişmediği, Miguel'le dolaşmadığı, Miguel'le konuşmadığı zamanlarda Misericordia Semtindeki hastanede çalışıyordu. Hükümeti sabote etmek için işi bıraksınlar diye tıp okulundan gelen buyruğa karşın çalışmayı sürdüren Jaime Dayısıyla daha birkaç doktora yardım ediyordu. Herkül'lere layık bir çabaydı bu. Koridorlar muayene edilebil­ mek için günlerce, İnek sürüleri gibi böğüre böğüre bekleyen" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar