"Avrupa'daki savaş sona ermişti. Ölü yüklü trenler, sonları gelmemiş de olsa, uzak bir şamatadan ibaretti. Ama bozguncu fi kirler radyoyla telgrafın denetlenmeyen rüzgarlarına kapılarak oradan ta buralara geliyordu. Kendi memleketlerindeki açlıktan kaçan, sürülü tarlalarda çürüyen ölülerin görüntüsüyle bomba gümbürtüsünden serseme dönmüş, uyurgezer bir kıyıya çıkan göçmenlerle dolu gemiler getiriyordu bu fikirleri. Seçim yılıydı ve olayların gidişi kaygı vericiydi. Ülke uyanıyordu. Hoşnutsuz luk dalgası halkı kıpırdatıyor ve oligarşik toplumu yüreğinden vurmaya başlıyordu. O yıl çiftçilerin başına gelmedik kalmadı: kuraklık, sümüklüböcek akını, hayvanlarda ağız ve tırnak hasta lığı. Kuzeyde işsizlik sürüyor, başkentteyse uzaktaki savaşın etki leri hala duyuluyordu. Bir yokluk yılıydı ve havadaki felaket du yusunu bütünlemek için bir zelzele eksikti. Gelgelelim tüm erk ve serveti ellerinde toplamış olan yukarı sınıflar konumlarının nazik dengesini tehdit eden tehlikenin ayırdında değildiler. Zenginler çarliston havası, yepyeni caz ri timleri, fokstrot müziğiyle ve harikulade ayıp sözlü Zenci cumbi as'larla dans ederek eğleniyorlardı. A vrupa'ya yapılan gemi yol culukları dört savaş yılı boyunca durduktan sonra gene başlamış tı. Hele Kuzey Amerika'ya gitmek şimdi günün modasıydı. Golf da bir yenilikti ve sosyetenin kremasını sopayla vurulan küçük bir topun çevresinde bir araya getiriyordu. Nasıl ki iki yüz yıl önce bu topraklarda Kızılderililer de aynı oyunu oynamışlardı. Hanımlar dizlerine kadar İnen upuzun inci dizileri takıyor ve kaşlarını örten 'kloş' şapkalar giyiyorlardı. Saçlarını erkekler gibi kesip yüzlerini fahişeler gibi boyuyor, sigara içerek baca gibi tü tüyorlardı, korse giymeyi de bırakmışlardı. Erkekler, ülkeye sa bahleyin gelip öğleye kadar tükenen Amerikan otomobillerinin zangırtısı içindeydiler. Oysa her biri küçük bir servet pahasınay dı, oysa bir duman patlamasıyla birkaç vida tangırtısından ibaret sayılırlardı. Zenginler bu düş ürünleri için değil de atlar ve Tanrı nın başka hayvanları için yapılmış olan yollarda ölümlerine susa mış gibi bir hızla gelip gidiyorlardı. Kumar masalarında, savaş sonrası yıllarının kolay kazanılmış servetlerinin· yanı sıra koca koca miraslar oynanıyordu. Şampanya patlamış, daha günahkar ve kibar olanlar için de kokain sunulmuştu. Toplumdaki kolek tif çılgınlığın sonu hiç gelmeyecek gibiydi." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar