"lemek için parmaklarıyla ağzını örterek karşılık verdi. Esteban bir araba tutması gerektiğini anlattı, gelgelelim kadın onun sözle rini kavrayamaz gibiydi, orda öylece, önlüğünü çocuklara siper etmiş duruyor, boş gözlerle bakıyordu. Esteban dışarı çıktı, çan talarını aldı, gene yola düzüldü. Köyün hemen bütün çevresini dolaşmasına karşın hiç kim seyi görmemişti ve umarsızlığa kapılmak üzereydi ki ardından nal sesleri duydu. Bir oduncunun sürdüğü sarsak bir köy araba sıydı bu. Trueba yolun ortasına çıkıp durarak arabacıyı da dur maya zorladı. "Beni Tres Marfas'a götürür müsün? Memnun ederim seni!" diye bağırdı. Adam, "Orada ne işiniz var, efendim?" diye sordu. "Orası Allahsız bir taş yığınından başka bir şey değildir, ıssız, sahipsiz bir yer." Gene de onu götürmeye razı oldu ve çantaların odunların arasına yerleşmesine yardım etti. Trueba arabacı sırasına, onun yanıbaşına oturdu. Arabanın sesini duyunca arada kapılardan ço cuklar dışarı fırlıyordu. Trueba şimdi eskisinden daha büyük bir yalnızlık duygusuna gömülmüştü . . San Lucas'ın şöyle bir yedi, sekiz kilometre dışında, çukur larla otlara batmış, harap bir yolda, çiftliğin adını belirten tahta bir levha duruyordu. Kırık bir zincirin ucundaydı ve rüzgarda sallanıp direğe vurdukça cenaze davulu gibi kof kof ötüyordu. Burasını perişanlıktan kurtarmak için bin Herkül gerektiğini Trueba'nın anlamasına tek bir bakış yetti. Otlar yolu yutmuştu ve Trueba nereye baksa kaya, sık çalılar ve dağlar görüyordu. Anımsadığı bağlarla otlaklara uzaktan yakından benzeyen hiçbir şey yoktu. Araba, insan ve hayvan ayaklarının otlar arasında aç tığı izlerin üstünden ağır ağır ilerliyordu. Trueba bir an sonra çiftlik evini gördü. Burası, moloz yığınları, kümes telleri ve süp rüntüler içinde bir karabasanı andırmakla birlikte hala ayakta duruyordu. Çatısındaki kiremitlerin yarısı kırıktı, birbirine ka rışmış sarmaşıklar pencereleri ve dış duvarın hemen hemen tama mını sarmıştı. Evin çevresinde bir sürü penceresiz kerpiç kulübe türemişti. Bu badanasız yapılar isten kapkara durumdaydı. Avlu da iki köpek yırtıcı bir kavgaya tutuşmuşlardı." (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,
0 Yorumlar