Clara Ablası Rosa'nin nasıl otopsi yapıldığını canlı canlı görüyor



"evin o aristokrat havası silinir, köpek kulübeleri, kümesler ve hizmetçi bölmeleri başlardı. Daha ötede, Severo del Valle'nin kentte ilk otomobil alan kişilerden biri olmasına karşın Ni­ vea' nın hala bindiği yaşlı atların durduğu ahır vardı. Mutfağın kapısıyla panjurları kapalıydı, kiler de kapalıydı. İçgüdüsü Cla­ ra'ya içerde olağan dışı birşeyler geçmekte olduğunu bildirdi. Görmeye çalıştı ama burnu pencere pervazına yetişemiyordu. Clara bir tahta kasa bulup pencerenin altına çekmek zorunda kaldı. Ayaklarının ucuna kalktı ve rutubetten, eskilikten eğrilmiş olan pervazla kepenk arasındaki bir aralığa gözünü uydurup bak­ tı. O zaman içersini gördü. Dr. Cuevas, onu dünyaya getirmiş olan, bütün çocukluk hastalıkları, bütün astım nöbetleri sırasında ona özenle bakan o gür sakallı, göbekli, iyi yürekli, sevimli, harika ihtiyar şimdi tıp­ kı Marcos Dayının kitaplarındaki gibi şişman, kapkara bir vam­ pire dönüşmüştü. Dadı'nın yemeklerini hazırladığı, mermer ma­ sanın üstüne eğilmiş duruyordu. Yanında Clara'nın şimdiye ka­ dar hiç görmediği bir genç vardı, ay gibi solgun, gömleği kan le­ kesi içinde, gözleri sevda sarhoşu. Clara ablasının o kar beyaz ba­ caklarıyla çıplak ayaklarını gördü. Zangırdamaya başladı. Tam o sırada Dr. Cuevas yana çekilince Clara daha feci bir manzarayla karşılaştı: Rosa'nın vücudunun önü boyunca hendek gibi derin bir yarık açılmıştı ve bağırsakları yanıbaşında, bir salata tabağı­ nın içinde duruyordu. Rosa'nın başı Clara'nın baktığı pencereye doğru dönüktü ve o uzun, yeşil saçları eğreltiotları gibi masadan kan içindeki yerlere dökülmüştü. Gözleri yumuluydu, gene de Clara uzakta oluşu, aradaki gölgeler ve kendi düşgücü yüzünden, ablasının yüzünde yalvarış ve utanç dolu bir bakış görür gibi ol­ du. Tahta kasanın üstünde kaskatı kalarak her şeyi baştan sona seyretmekten kendini alamadı. Uzun süre baktı panjurun aralı­ ğından; içerdeki iki erkeğin Rosa'nın içini boşaltmalarını, sonra da kıvrık bir mobilyacı iğnesiyle dikmelerini seyretti. Dr. Cu­ evas'ın ellerini muslukta yıkayıp gözyaşlarını kurutmasına, öbür­ sünün de kanlarla iç organları temizlemesine kadar Clara oradan ayrılmadı. Şimdiye dek hiç görmemiş olduğu genç adam Ro­ sa' nın dudaklarıyla yanaklarını, memeleriyle bacak arasını öper­ ken, Rosa'yı süngerle silerken, soluk soluğa Roza'nın geceliğini" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar