Clara kızını yanına alıp kentteki evine gelir. Ev dingonun ahirina dönmüş,Clara tüm hizmetçileri kovar,Ölen dadisini odasına gider onu anar ve eşyalarına bakar



"İleri yaşına karşın, sahipleri yokken köşedeki büyük evi çe­ kip çevirmiş olan Dadı'nın ölümü hizmetçilerin düzenini bozdu. Onun sıkı gözetimi olmayınca hepsi görevlerini savsaklamaya başladılar, günleri bir siesta ve dedikodu cümbüşüne dönüştü. Bu arada bitkiler susuzluktan kuruyor, evin tozlu köşelerini örüm­ cekler tutuyordu. Çöküntü öyle ortadaydı ki Clara evi kapayıp herkese yol vermeyi kararlaştırdı. Sonra Blanca'yla birlikte bü­ tün eşyaları örtülemek, evin her köşesine naftalin serpmek işine giriştiler. Kuş kafeslerini birer birer açtıkça gökyüzü kanaryalar, muhabbet kuşları, ispinozlarla doldu. Kuşlar ilkin, bu apansız özgürlükle körleşmiş gibi halkalar çevirerek uçuştular, sonra her yönde kanat çırpınarak dağıldılar. Bütün bu işler sırasında perde­ lerin ardından tek bir hayaletin bile gözükmediğini, tek bir Ro­ sicrucian'ın altıncı duyusundan aldığı haberle çıkıp gelmediğini, tek bir aç yoksul şairin kapı eşiğinde bitmediğini Blanca ayrımla­ dı. Annesi sıradan, gerçekçi bir kadın olup çıkmış gibiydi. "Değişmişsin, anneciğim," dedi. Annesi, "Değişen ben değilim, dünya," diye yanıtladı. Evden ayrılmazdan önce Dadı'nın hizmetçiler bölümündeki odasına gittiler. Clara onun çekmecelerini deşti, elbise dolabını elden geçirdi, kadıncağızın elli yıl kullandığı kartondan bavulu açtı. Bavulun içinde bir avuç giysi, birkaç eski sandalet ve her boy, her biçim bir sürü kutu vardı. Kurdela ya da lastikle bağlan­ mış olan bu kutularda Dadı, İlk Komünyon kartları, saç perçem­ leri, tırnaklar, sararmış fotoğraflar, eskimiş bebe patikleri sakla­ mıştı. Kollarında pışpışladığı onca del Valle ve Trueba çocuğun­ dan andaçtı bunlar. Yatağın altında onun, Clara'yı suskunluk dö­ neminde korkutmak için kullandığı kılıkları buldular. Clara bu hazineleri kucağına alıp yatağın üzerine oturdu ve ömrünü başka ömürlerin rahatına adadıktan sonra yapayalnız ölen bu ihtiyar kadın için uzun uzun ağladı. "Korkudan ödümü çatlatmak için harcadığı onca çabadan sonra ödü çatlayıp ölen kendisi oldu," diyordu. Dadı'nın naaşını Katolik mezarlığındaki del Valle kabrine gömdüler, çünkü onun Protestanlarla Yahudiler arasında gömül­ mekten hoşlanmayacağını, ölümde de sağlığında baktıklarının yanında olmak isteyeceğini biliyorlardı. Mezarının üstüne bir de1 74" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,


Yorum Gönder

0 Yorumlar