Esteban Pedro'yu komünist fikirler yaydığı için toprağından atti



"met çiçek bırakarak Tres Marfas'a dönmek üzere trene binmek için İstasyona gittiler. Trende Clara kızına ailenin ve babasının son durumunu an­ lattı. Blanca'nın ne sormak İstediğini biliyor, sormasını bekliyor­ du, ama Blanca Pedro Tercero Garda'nın adını anmadı, Clara da kendisi anmayı göze alamadı. Adı konulan sorunların toparlanıp su yüzüne çıktıklarına, o zaman da bunları görmezlikten gelme­ ye olanak kalmadığına inanırdı. Oysa adını koymaz, üstünde ko­ nu§mazsanız zamanla kendiliklerinden yok olup gidebilirlerdi. Pedro Segundo İstasyonda arabayla onları beklemekteydi. Onun yolda Tres Marfas'a varıncaya kadar ıslık çaldığını duyan Blanca §a§aladı, çünkü kahya kıt sözlü, gülmez yüzlü bir adam olarak ta­ nınırdı. Esteban Trueba'yı mavi çuha kaplanını§, iki de bisiklet te­ kerleği geçirilmݧ bir sandalyede buldular. Kentten ısmarladıkları tekerlekli sandalyeyi Clara e§yalarıyla birlikte getirmݧtİ. Esteban evi, bastonunun enerjik sallanı§ları ve her zamanki hakaret çe§İt­ lemeleriyle yönetmekteydi. Geldiklerinde görevlerine kendini öyle bir kaptırmı§tı ki onları kayıtsız birer öpücükle kar§ıladı ve kızının sağlık durumunu sormayı bile unuttu. O gece tahta parçalarından yapılma bir köy masasında, gaz lambasının aydınlığında yemek yediler. Blanca annesinin yemek­ leri çömlek çamurundan yapılma tabaklarla verdiğini gördü, çün­ kü bütün tabaklar zelzelede kırılmı§tı. Mutfağı yönetecek bir Dadı'nın yokluğunda her §ey en basitine, en kıtına indirgenmݧ­ ti: Yemekleri mercimek çorbası, ekmek, peynir ve ayva reçelin­ den ibaretti. Blanca'nın manastır okulunda, etsiz cuma günlerin­ de yediğinden bile daha kıt. Esteban, iki ayağının üstünde dur­ mayı becerir becermez kasabaya inerek yeni ev için daha iyi, da­ ha §ık e§yalar alacağını söylüyordu. Şu Tanrının belası ülke hal­ kının çılgın, İsterik huyları yüzünden böyle köylüler gibi ya§a­ maktan bıkmı§, usanmı§tı! Blanca'nın bu konu§madan aklında kalan tek §ey, babasının Pedro Tercero Garcfa'yı, köylülere Komünist dü§ünceler a§ılar­ ken yakaladığı için, "Bir daha toprağıma ayak basma," diye kov­ duğu oldu. Bunu duyan genç kız kıpkırmızı kesilerek ka§ığında­ ki çorbayı sofra örtüsüne döktü. Onun yüzündeki ifadeyi yalnız­ ca annesi ayrımsadı, çünkü Esteban gene kendilerini besleyenin 175" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)

Türkçe,İsabel Allende,Ruhlar Evi, bayramcigerli.blogspot.com,
Roman ve Hikayeler,Bayram Cigerli,

Yorum Gönder

0 Yorumlar